4.2.2018 02:20:13
Duygular kabarıyor, vuruyor bak sahile
Gönül pınarı taştı, şelaledir şu gönül
Sevdim diyorsa seven, geçmez ömür ah ile
Emirgan sırtlarında, bir laledir şu gönüll
Yanağımı ıslatan, sıcacık bir ter gibi
Nasıl bakıyor gözler, seviyorum der gibi
Sen güzeller içinde, parlıyorsun zer gibi
Dolun ay çevresinde, bir haledir şu gönül
Böylesi bir güzelin, çekilir elbet nazı
Vuslat olur elbette, sevdiğiyle niyazı
Bir akşam melteminde, savrulurken alazı
Yarına ışık tutan, meşaledir bu gönül
Unutulmaz sevdada, karşılıklıdır güven
Ender bulunur derler, böyle sevdiğin öven
Tarihe geçen aşkı, yaşıyorsa bu seven
Sarsılmayan yürekle, egaledir bu gönül
Biraz şanslı olmalı, insan sevdadan yana
Seven yürek aşkını, içmeli kana kana
Yaz ayı ortasında, serinleten tuana
Seherde açan güle, hoş, jaledir bu gönül
Doyumsuz bir bestede, eslerle, duraklarla
Bir türkmen çadırında, desenli baraklarla
Dize, dize yazılan, şu altın varaklarla
Tüm aşkları anlatan, risaledir bu gönül
Hiçbir şey merhem olmaz, bu gönül yarasına
Kurumuş bir gül koydum, anılar arasına
Lüzumsuz’um hele bak, gözlerin karasına
Kalpten kalbe yol bulan, seyyaledir bu gönül
Sadık DAĞDEVİREN
Aşık LÜZUMSUZ
ETEK YAZILARI
ŞELALE: Yüksekten düşen, akan su, dere, ırmak
HALE: Ayın çevresindeki ışık halkası, ağıl, ayla
MEŞALE: ucunda yanan ve yanıcı bişr madde bulunan, ışık veren çubuk
ALAZ: Alev, yalaz
NİYAZ: Yalvarma, yakarma
VUSLAT: Kavuşma, sevdiğine kavuşma
EGALE: Bir rekoru yenilemek
JALE: Gece yağan ve yapraklara konan ince nem, çiy, kırağı
RİSALE: Kitapçık
VARAK: Yaprak, yazılı kağıt, varaka
ES: Notada duraklama zamanı ve bunu gösteren işaretin adı
BARAK: Çok tüylü, kıllı, çuha
SEYYAL: Akıcı, akan, akışkan
[ italik ]