23.2.2018 22:41:46
Ben çağırırsam bozulur gelişinin sihri, sen çağırmadan gel
Suları şıpırdatmadan, rüzgarın fiyakasını bozmadan gel
Balıkçı babalarını bekleyen çocuklar gibi gözlerim ufukta
Müjdeli bir haber ol, eteklerin zil çala çala gel
Gelişin bir sevinç sağanağı olsun, mutluluktan çıldırayım
Bir Muson gibi yağ saçlarıma, Amazon gibi dört bir yana akayım
Bir yel essin senden efil efil
Rüzgar çanları gibi şıngırdayım
Gel de yarılsın çölün kalbi
Zemzem gibi fışkırayım
Bir gece yarısı, Tanrı misafiri gibi çal kapımı
Can havli ile su yüzüne çıkan sünger avcıları gibi soluk soluğa gel
Kollarında bile sensizlikten korkarken, arındır beni korkularımdan
Gözünün gördüğü hiçbir şeyden korkmayan Hamza gibi gel
Filistin kadar acılı, Türkiye gibi yaralıyım
Sen Allahuekber gibi huzurla gel, güçle gel
Kurudu sabrın ırmakları
İçimde yarım bıraktığın Fatihaya, kabul olmuş bir Amin,le gel
Sayki, kahpe pusulara düştüm
Kurşunlara geldim duvar diplerinde
Yedi kavim, yalın kılıç üstüme yürüdü
Her bir neferi yedi bela
Her biri Allahsız
Her biri kitapsız
Gel merhametinle sar sarmala beni
Gel acıma/sız
Gelirsen, var ya… Bir gelirsen…
Susar kulağımda çınlayan bu acılı orkestra
Bu barbar kıyım biter
Sırf sen içiyorsun diye sigaraya başlarım
Öyle hüzünlü şiir miir de yazmam, valla billa yazmam
Kaşlarım çatılmaz bir daha
Dağılmış yüzümü yerden toplarım
Gelirsen çürümüş kalpleri anlatırım sana
Kendi cenneti için, bu güzelim ülkeyi cehenneme çevirenleri
Asalaklar gibi bu vatanı kemirenleri
Kendi halkına silah çekenleri anlatırım
Mülteci botunu mızraklayan katilleri
Sığınmacıya çelme takan gazetecileri
Unicef denilen tiyatroyu
Birleşmiş milletler denilen fiyaskoyu anlatırım
Hayat işte…
Doğarken kan revan içinde doğduğumuz…
Ölürken tertemiz sularla arındığımız, yaşamak ağrısı
Kimine zil
Kimine zül
İniltiler içinde bir savaş meydanı
Kanlı, terli ve kokuşmuş
Sen bana savaşların olmadığı, çocukların ölmediği bir zamanda gel
Hayvanlara eziyet edilmeyen
Kadına zorla ilişilmeyen
O dupduru sulardan kana kana içte gel
Gel, biraz öfke çokça hınç gel
Böyle susmaktansa…
Böyle herşeyi içime atmaktansa…
Böyle pısa pısa yaşamaktansa…
Sen bana afili bir ölüş gel
Ellerinde güzden kalma krizantem, sırtında yeşil bir pelerin
Vurulduğum yere gel
Vurduğun yere gel
Bırak öyle kalsın makyajın kıyafetin, en doğal halinle gel
İster doktorum ol vur neşteri
İster katilim ol çek tetiği
Bir kez daha öldürmek için, diriltmeye gel
Gel…
Gök gürültüsünden önce çakan, şimşek ol
Ateşle barutun öpüştüğü bir infilak gibi gel
Sabır taşı çatlayıp kırılmadan
Martılar gökyüzüne darılmadan gel
Kırkikindi yağmurum ol
Bir bakışınla çağıldasın derelerim
İçimin nehirleri kurumadan gel
Gelki… Çıksın kalbimden bu paslı bıçak
Gelki… Bendini yıkmasın bu deli ırmak