20.3.2018 18:51:07
Ey benim Sevgi Kelebeğim!
Dilimdeki hasretimin türküsü,
Sonsuzluk yollarında prangalı ayaklarla
İçinde hep merhamet ışığı yanan,
Bilinmeyenin belki de bilinenin aşkıyla yürüyen
Ve
Sessizce gözyaşlarına boğulan
Suskun ama meftun olduğum Sevdiğim.
Vuslat mıdır bu, hasret mi?
Söyle haydi, ne olur bileyim
Yoksa ki gör bak ne tür hallerdeyim
Sazın bam teline dokundum
Sevdanın o aziz kahrını
Hasretinle çekiyor yüreğim.
Mevla’m ne güzel eylemiş,
Eylerse güzel etmiş
Gör bak daha neler edecek
Sıkılsın dişler, dayanalım biraz daha
İşte gör bak o zaman
Yemyeşil çimenler bahşedecek,
Yağmaya amade bulutları;
Bir Miraç serinliğinde gönderip
Kalplere nakşedecek.
Çok uzaktasın, öyle ki garipsin,
Kederlere karşı verdiğin amansız mücadelenin
En sadık ve en yakin canlı şahidiyim,
Kalabalık içinde YALNIZSIN,
Bilirim.
Ey benim kırık kalbimin devası!
Sırat köprüsündeki yoldaşım
Araf’ta gölgesine sığındığım Nazlı Kelebeğim!
Geçit verse dağlar, deryalar
Derman olabilsem dertlerine,
Gelirim.
Âşıklar kervanındaki Rehberim!
Gurbetsin, hasretsin, yokluksun
Talibinim lakin mağdurum
Belki ben SENDE YOKUM ama
Sen hep bendesin….
Ey benim Sabah Güneşim!
Rüyalarımı hep seninle süslerim
Ben bilmem Rabbim söyletir
Bu benim garip hislerim.
Ey Umut ışığının Kelebeği!
Razıyım halime ama
Kaderimde varsa sana hasret,
Sana hicran, sana meftun
Her gün, her gün ağlasın gözlerim.
Sen aklıma gelince,
Ben ağlarken de seni gözler
Karışır birbirine hüznüm ve sevincim.
Ey Cennetinde dua dua yalvarıp
Hemhal olmayı dilediğim
Sevda Türkümün bestekârı!
İnan ki;
Sesini duyduğum andan beri
Derbederim.
İçirsen de kana kana Kevser ırmağından
Ben yine aç, yine susuz ve
Yine sensizim.
Şehadet Şerbetini tatmadan evvel
Garipliğimle son defa kâinata
Seslendiğim!
Ama sen yine de bil ki
Sonsuzluğa doğru koşarken
Kapımda beklerken Ölümün Sessiz Meleği
Hasta ve yorgun halimle
Seni severken ve aşkınla çağlarken
Ve
Ölüme koşar adım ilerlerken
Son nefesimi bu halde vereceğim