19.9.2017 20:18:54
ALİ ÇETİN
Nasıl da hafiflemiş, kuş gibiydi sanki
Son yolculuğunda
Ben tutmuşken salından
O bana ' Ağlama!' diyen
Tabutun içinden gülümseyen
Kara üzüm, zeytin gözleri;
-Nasıl olsa hepimiz gitmeyecek miyiz
Hem ben önden gitmeyi severim
Siz arkamdan gelirsiniz!' dedi
Dağların, yaylaların
Göç yollarının unutulmaz lideri,
-Ne şakacı adamsın sen Ali Çetin!"
dedim ona,
Ama bu kez şaka değil, gerçekti
Gidengelmez Dağlarına döndü
Son yolculuğuydu bu onun
Dağlar sevdi onu, o dağları sevdi
O dağların çocuğuydu
Dağlar onu sinesine erken çekti
Dostlarıyla birlikte
Son kez derin bir ''Off!' çekti,
Kör karanlık bir kuyuya düşüp
Derin uçurumlardan geri dönmeyecekti...
Şaban AKTAŞ
19.09.2017 -10.58
GÖKTEKİ ALICIKUŞ
[ alt_cizgi ]Sevgili yatılı okul arkadaşım, dağcı grup liderimiz Ali Çetin ve beraberinde elim bir trafik kazası sonucu kaybettiğimiz değerli dostlarımız, Gülsün Çekiç, Mehmet Fıçı, Ali Özdemir, Hasan Yorulmaz ve otobüs sürücüsü Hasan Bıyık anılarına...
Yıldızlar yoldaşınız olsun...
[ /alt_cizgi ]
...
En sakin zamanda
Bir fırtına kopabilir
Ayırabilir dalı
Çıra gibi gövdesinden
Sökebilir acımasız
En sağlam gövdeyi kökten;
Alıcı bir kuş sanki ölüm
Gafletimizi gözlüyor her an
Takmak için pençesini
İzler durur bizi gökten?!
Oysa sen ben hepimiz
Bir yandan ömür biçip kendine
Medet beklerken ottan çöpten
Hiç farkında olmadan
Bir yandan ölümü seçercesineyiz(!)
Ölçmeye biçmeye gelmiyor
Hiçbir kalıba sığmıyor ömür
Erişemeden menzile
Azrail basıyor birden zile!
Kimin ne zaman öleceği
Kimin kimi ne zaman ilk
Ne zaman son kez göreceği
Acılarını içe gömer gibi
Sevdiklerini toprağa gömeceği
Hiç mi ama hiç belli değil;
Alıcı kuşlar gibi simsiyah ölüm
Gece gündüz dolanıyor tepemizde;
Her an ölümü
Beklercesineyiz felekten...
Evdeki hesap yola uymuyor
Eleniyoruz tek tek
Düşüveriyoruz birdenbire
Göze görünmeyen elekten!
Kalbur üstünde tane
Biraz daha curcuna
Biraz daha gülmece
Biraz daha sağlık
Biraz daha neşe
Biraz daha para
Biraz daha derken
Düşünürken kara kara,
Hasret kalıyor güneşe
Elenen düşüyor
Bir daha kalkıp
Yerinden doğrulamıyor,
Yaşamın değeri ancak
Ölüm ile doğrulanıyor!
Hayat maçı bu
İster istemez çıktık sahaya
Attığın da yediğin de bol
Herkes kendi kalesini koruyor
Belki şansın yaver gider
Top bir döner, iki döner direkten
Üçüncü de gol!
Yol ister düz olsun ister yokuş
Bir anlık gaflet
Koparıyor canı yürekten
O en büyük alıcı kuş!
On Yedi Eylül İki Bin On Yedi
Beni yedi, seni yedi, onu yedi
Yarın sıra kimin kim bilir
İnsan gafil olmasa
Gökteki alıcı kuş kimi kurban edebilir?!
Şaban Aktaş
18.09.2017- 10.27
KENTİ SARAN SİS
Dağların sisi kente inmiş bu sabah
Güneş yine aralıyor penceresini ufuktan
Yine ötüşüyor kumrular
Sesler daldan dala, kulaktan kulağa...
İçimde hüzün, burukluk var
Ey hayat küskünüm sana
Tam güleceğim zaman, güldürmedin
Tattırmadın mutlulukları doya doya...
Her gün yüzlerce yetim
Binlerce öksüz bıraktın ardında
Kimi benim ülkemin, tarihimin
Benim coğrayamın çocukları
Kimi Vietnam, kimi Bolivya, Şili
Kimi Afganistan dağlarında;
Bunun için senden şikayetim!
Biliyorum, bu değil doğanın yasası
Hiç kimse ağlamak için gelmez dünyaya
Ortaktır her insanın acısı tasası
İnsan insanı soymaz;
Puştluklar var bu işin içinde
Birazcık vicdanı, merhameti, sevgisi olan
Kıyamaz cana, üzmez insan olan insanı!..
Niye dinmez insanın gözyaşı
Niyedir başına yağan bombalar mermiler;
O puştlar ki bir ülkeden bir ülkeye
Tanklarıyla, tüfekleriyle
Savaş gemileriyle, uçaklarıyla geldiler,
Yaşadığımız tüm karmaşa bundandır
Emperyalizmin kahpeliğinden
Kalleşliğinden, itliğinden, puştluğundandır!
Onlar savaşı, korkunç silahları imal ettiler
Silah zoruyla teslim aldılar ülkeleri
Kendilerini pahalıya sattılar
İnsanlığı, bizi, hayatımızı ucuza malettiler!..
Oysa güne gülücüklerle
Yepyeni taze sürgün veren
Umutlarla başlamak;
Bütün derdimiz, tasamız bu?!
Okula giden bir öğrencinin sabah telaşı
Gözlerinde uyku mahmurluğu
Vaktinde derse yetişebilmek
Annelerin yetiştirebilmek kaygusu
Başarmak azmi, sevmek tutkusu
Günün ilk ışıklarıyla uyanıp
Yuvasında kımıldayan karınca,
Dalında açmaya duran tomurcuk
Bu olsaydı keşke açınca gözlerimizi
Her sabah tek sorunumuz?!
Ey hayat;
Doyasıya güldürmedin,
Hep ağlattın sen bizi
Üvey çocukların mıydık biz senin
Gülenlerin bizden farkı ne ki?!
Güneşin doğduğu yere baktık
Düşeni doğduğu yere bıraktık
Gözümüz yolda kaldı
Gönlümüz dalda,
Belki bir pınar daha kurudu
Bir ceylan daha vuruldu,
Dağların sisi kente indi bu sabah
Daldan dala seslenirken kuşlar
Kan ağlıyor içim;
Erken ölüşümüze seviniyor puştlar...
Şaban Aktaş
19.09.2017- 07.33