10.9.2017 09:24:13
Sert yalçın kayalara çarptı dertli kederli başım
Döküldü inci dişim
Söküldü tırnaklarım
Kırıldı kolum kanadım
Ondandır bu kuş uçmaz kervan geçmez yerde kalışım
Yara bere içinde kaldı ayaklarım
Dikenli yollarda geçerken
Kanadı yıllarca yüreğim
Bulunmadı ilacım
Ondandır solmuş gülüm
Düştüm kara yellin önüne
Aç susuz kaldım günlerce
Açmadım elimi hiç bir zaman namerde
Anlım ak başım dik geldim bu günlere
Çetin kara kışların ortasına düştüm
Buz tuttu capcanlı uzun kalın simsiyah bıyıklarım
Çatladı nasırlı elerim
Döküldü kaytan bıyıklarım
Ondandır perişanlığım
Yandı tenim Suruç'un kavurucu ağustos sıcağında
Ondandır esmer oluşum
İyi piştim dayanıklıyım zorlu hayata
Her yerde ve her koşulda
Yetimiyim kara günlerin emzirdiği Mezopotamya'nın
Yusuf yüzlü çocuğum kaderin savrulduğu Mısır'ın sarayında büyüyen
Miskin bir derviş misali boynu bükük kalbi kırık
Merhametli eliyim Anadolu'nun uçsuz bucaksız bozkırların
Nerede görsem bir garibi
Hatırlarım yoksul kimsesiz Dicle'nin yetimini
Başını taştan taşa vurmuş talihsiz Fırat'ın kardeşini
Bütün acı dolu bu hayata rağmen
Kaderime isyan etmedim hiç bir zaman
İlimdir fendir benim rehberim
Işıkla geldim ışıkla giderim
Işıktadır benim yerim
Karanlıkla yok hiç bir işim
Ben ilim İrfan'ım
İrfan GÖRGÜN
[ alt_cizgi ]