18.9.2017 09:05:18
[ italik ]Başını yasladığın derin yokluk
Kaderin hafızana zehridir ey yolcu
Akrep ateşte insanoğlu
Külden küsmenin açıklaması da yok
Ve bu kötülük elinde bastonla
Musaya evrilmez, bileceksin
Sızıp siyahın içine
Işığın kalbinde acıyı alt edeceksin.
Suyu ağır ağır taşıyacaksın karıncaya
Ateşte yananın Allahi var ey ademoğlu
Bozkır düşlere gülistanı heba edenin
Uykusunu isyanla böleceksin
Çağıracaksın nemrudu, sineği ve kaderi
Şahit kılacaksın bir kavmin eziyetine
Yoklukla başını ezidiğine ey yolcu
Dönüp dönüp susacaksın,
Sönüp sönüp yanacaksın.
Mürekkep hangi nehirden aldıysa suyunu
Önce ona siir yazılmalıdır
Aksini düşünmenin yalnızlığı sembolik
Aza kannat getirip bir isyan emzirince
Yürüttüğün aklın yılanına sarılacaksın
Yolcusun azığını çaldırma
Inanci var diye ebu lehebin kuru ellerini öpme
Ey yolcu!
Ey rengin ve suyun yalan yazılmış tarihi
Aşk aşk diye çürüttüğün gençlik
Yeryüzüne saplanmış bir mezar taşı.
Deyu deyu diye başını taştan taşa vuranın kalbinden
Isırgan otunu dereceksin
Bir küfür olacak dilsizlik, kuyunun dibinde
Küfre biat edenin zincirini öpeceksin
Ağaç hamura, hamur sayfaya döndüğünde
Kaleme muhtaç olmuş bahar olacaksın
Ey yolcu!
Ey bitmeyen yolun sebebi
Fıtratına çiçekler ekip giden sevgililer olsa da
Sen, kendini sevdiğin yere döneceksin.
Nedim KARDAŞ