Nil’den Fırat’a kadar kan damlar yaş yerine,
Ölüm yer, zulüm yutar yığınlar aş yerine,
Bizi de koydular ya büyük gardaş yerine,
Bir haykırış göndersem Kudüs’ten duyulur mu?
Yüz yıllık sükûtuma kefaret sayılır mı?

Mazlum bakışı var ya şu günahsız yetimin,
Diken diken ediyor tüylerini etimin,
Hareketsiz bedende kükreyen niyetimin,
Gölgemden az öteye tesiri var mı dersin?
Şüheda torununa bu hal uyar mı dersin?

Az ötede dul kadın, erinden koparılmış,
Yurdunda örselenmiş, yerinden koparılmış,
İffeti yağmalanmış, arından koparılmış,
Ben teorik planda elleri duadayım,
Vicdanıma su döktüm, çünkü intifadayım(!)

Kardeşlik şuurumun dörtte biri firari,
Arta kalan çeyrekle bir ileri, bir geri,
Ben zirve sanıyordum yükseldiğim o yeri,
Hâlbuki tam bir asır yerimde beklemişim,
Hayalde yürümüşüm, düşte emeklemişim.

Şu halde koşmalıyım tehlikede istikbal,
Yeni hal buna gebe, muhal oldu eski hal
Çarpışan iki sancak; biri haç, biri hilal,
Madem yarı yaşını öteye döndü beden,
Hilalin zaferini görmeliyim ölmeden.