özleri bozuk mu bozuk
ta ezelden gelen sülaleleri de kopuk
her nefesleri sanki bir kurum gibi
içlerinde barındırıyorlar iblisi
ne idüğü belirsiz bu bukalemunların
hep ziftlenirler hem suyumuzu hem ekmeğimizi
hem de içimizde barınışta oyup da duruyorlar kökümüzü

neslimiz mi çürüdü
yoksa insanlarımız mı çok tamahkar oldu
her an koşuluyor peşleri sıra hedef ise hep çıkara
illetliği yaydılar o saf yüreklerimize
artık ne kadın belli ne de bir erkek
ar edep ve haya konuldu tozlu mahzenlere
her şey ortada açık seçik namus rast gele
vicdanlar aranır oldu acımasız ruhlarda
hiç belli değil ki kimin eli kimin cebinde
herkes kim kime dumduma salınır da dururlar ortalıklarda

ellerin hatası hep yeriliyor
kendilerinin hatası yakışıyormuş mendeburlara
yeter ki bir dirhem çıkarı olsun
kadınmış çoluk çocukmuş ve mazlummuş vız geliyor
kan gövdeyi götürse bile
ağam viskisini ziftlenir keyifle gece boyu boğazda

kimler vatan millet Sakarya dediyse
kimler din istismarlığı ve tacirliği yaptıysa
kimler demokrasi ve çağdaşlık tüccarlığına soyunduysa
kim dış güdümlü sivil toplum örgütlerinin bayrağını taşıdıysa
bu vatanı milleti onlar soyup sağarak soğana çevirdi
az mı atalarımızın ismine sığınıp da sömürdüler o soysuzlar

örf adetlerimizi bir bir bozdunuz
ahlaki yönümüzü az mı değiştirdiniz
etlerimizi lime lime ettiniz
yokluğa güçsüzlüğe yittiniz
zulüm ederek yüreklerimizi ezdiniz
bu milletten faili meçhullerle ne civanları yok ettiniz
kardeşi kardeşe senelerce sağcı-solcu Kürt-Türk diye kırdırdınız
tüm köşe başlarını da tutuşta yerleştiniz
sabırla sineye çekişte hep sustuk
elimizde ezanımız vatan ve bayrağımız kaldı
sakın ola ki ezanımıza vatan ve bayrağımıza dokunmayasınız

yetti artık çekin o pis ellerinizi üstümüzden
yeteri kadar kan aktı zaten şehitlerimizden

bu millet
her ne kadar istiklal marşının yazılması temenni edilmemişse de
hiç unutmayın ki bu iş sabrın sonuna bağlı
birde bıçağın kemiğe dayanışında yatar
nasıl bir zamanlar çağ değiştirttikse
nasıl dişiyle tırnağıyla kadını çocuğu ile ve on beşlileriyle
yedi düvele karşı destan üstüne destan yazdıysak
biz bin kez daha yazarız
dış güdümlü satılık dönmeler artık aklınızı başınıza alın
on beş temmuz aklınızı başınıza devşirmedi mi
bir kırt kaldı ki sabırlarımız taşar
bizi sakın ola ki kaldırmayın ayağa
bir kalkarsak
bu sefer de tüm kökünüzü kazıyarak
bu iş misak-ı mili sınırlarımızın bile çok mu çok ötesine aşar...



(19.05.2017) AZAP...