4.1.2019 22:25:44
Kapı eşiğine saklanmış, o meşin muskalar iyi bilir
Cehennem kaçkını iblisler, uzaktan bile tanır beni
Ben ki; kafa tutardım şeytanın şerrine
O lanetli fal taşlarını kırardım
Çingene beddualarına şerbetliydim
Papaz büyülerini felç ederdim tekbir ile
Bir senin yamaçlarında tökezledi atım
Bir senin güzelliğine işlemedi pusatım
Bir sana çözüldü kalbimin buzulu
bu yüzdendir avuçlarında erimiş'liğim
Ne yaptımsa o efsunlu bakışlarına direnemedim
Güzelliğinin celladına gönüllü teslim oldum
Kör bıçakla kesildim, gög ekin gibi biçildim
Seni gördüm…
İsmail gibi kurban seçildim
En çok gözlerine inandım
Gittiğinde değil, gözlerini kaçırdığında başladı gurbetim
Beni bir başkasıyla kıyasladığında,
Sevdamı paslı terazilerde tarttığında
İşte orada, tam orada...
Koptu kıyametim
Sen bir taş gibi sustuğunda,
başladı iç kanama
Azrail’in ayak sesini dinledim
Bombalanmış şehirler gibi inledim
Vazgeçmenin kuzgunları üşüştü başıma
Sen sustukça, pişmanlığın zehri yürüdü damarlarıma
Çivileme daldım şüphe denilen o kirli denize
Lime lime doğradı beni meddücezirler
Can havli ile uzattım ellerimi
Tutmadın...
Kendimle dövüşe dövüşe, kan revan geldim kapına
Açmadın...
Şimdi; ne ben kuyulara düşecek Yusuf’um
Ne sen yollarımı bekleyecek Züleyha
Öyle bir savurdun ki...
Acının alıcı kuşları tırnak vurdu gövdeme
Upuzun bir erteleme oldu aşk
Ne çağırdım seni, ne uğurladım
Seni kaybettim, kendimi bulamadım
Bağırdım…
Bağırdım…
Duyuramadım