9.3.2019 12:58:04
Dibi görünen durgun bir göl
Sırrı dökülmüş bir aynaydın
Kim baksa; bütün çıplaklığın la görürdü seni
Ulaşılmaz değildin
Kim arasa...
Eliyle koymuş gibi bulurdu gölgeni
Bir şey vardı sende, bir şey...
Efsun gibi...
Tılsım gibi...
Kim gözlerine baksa, kendine acıdan acı beğenirdi
Sere serpeydi yüreğin
Kim kalbinin sesini duysa…
Kalbinde eksik bir çocukluk seğirirdi
Bense; Babil simyacıları gibi acıyı bal eyliyordum
Yorgun bir sandaldım sana geldiğimde
Küçücük bir dalgada bile karaya vuruyordum
Aşk; zamansız açan mart çiçekleri gibiydi
Zemheriden habersiz
Aşk; bir göç vaktiydi
Telaşlı…
Vakitsiz…
Bir akşamüstü sen gidince…
Bir cehennem uyandı göğsümün çeperinde
Acının acısını öğrendim
Terk edilmiş bir köy oldum şehrin sokaklarında
Kime sığınsam yağmur dolu bir bulut
Kimi sevmeye yeltensem…
Birden bire bir fırtına
Ben ne kadar erken geldim se sana
O kadar geç kaldım
Başka bir kadına…