7.7.2018 22:40:12
ilk başta; korkuda vardı tabi eski günlerden arta kalan
bu yüzdendi; o kalp çarpıntısı, o heyecan
o ökse kuşu gibi ürkek halim
eski acılardan
eski korkulardan
kanlı bir kılıç gibi vuruşa vuruşa ilerlerken hayatın saflarında
bronz bir kalkana yazılmış İbranice bir dua gibi göğsümün çeperine yazmıştım seni
sendin bir şiir gibi sevip, bir senfoni gibi seviştiğim
senden başkasının ismini zikretmezdim
kıble bilmiştim gölgeni
günahtı, yasaktı ama çok özeldi
hiç uyanmak istemediğim bir rüya gibi güzeldi
herkesin bilmediği bir vahaydın, çöle su içirirdi dudakların
açardın saçlarını delirirdi rüzgar
ilk habercisi sendin,
kırk ikindi yağmurların
güneşe sevdalı günebakanlar gibi nasılda sana dönüktü yüzüm
bir ağıt gibi iliklemiştim ismini dudaklarıma
bir dağa sığınan haramiler gibi göğsüne sığınmış
toprağa sevdalı yağmur gibi dökülmüştüm avuçlarına
hani ayrılığın misafirliği kısa olurdu?
yüreğim yanıp kavrulunca,
hani senin rüzgarın getirecekti yağmuru?
göçmen kuşlar gelmeden sen gelecektin?
hani her özleyen kavuşurdu?
şimdi nedir bu cehennem?
nedir bu Kerbela?
her katil döndüde cinayet mahalline sen dönmedin...
bakmadın o donuk mavi gözlerime
değdirmedin dudaklarını dudaklarıma
Sünni teneffüs niyetine
hadi dön
dön ki, efil efil rüzgarlar essin saçlarımda
gürül gürül aksın yatağında nehirlerim
dön ki, dinsin bu kan kokusu
dinsin bu kulakları tırmalayan vaveyla
ölüm kız oğlan kız güzelleşmesin
yokluğun tetik düşürmesin umutlarıma
hadi dön,
yorgun yüreğimi bir nefeste çocuk bahçesine çevir
avutulacak bir bebek değilim
biliyorum ama
bebeğim diye…
son bir kez de bile olsa sarıl bana
[ italik ]Şiirimi; güne taşıyan seçki kuruluna çok teşekkür ederim[ italik ]
[ /italik ]