0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
619
Okunma
Hazana kırılan odam
Hani birkaç eylül akşamı
Penceresini zorladığın
Eline aslında kaç yaprak sığar
Sen bilirdin yol yordam
Kurumadan sarı ihtişamı
Olmadı bir gece uzattığın
Neyse birazdan mehtap çıkar
Yine hüzünlenir bu adam
İşte aynasız dört duvar
Üçünün gözü bir resimde
Hala iyi onun giyimi kuşamı
Altında ilk mısrasını fısıldadığın
Ümidi olan son dizeye kadar
O şiir ki koşarım her seslendiğinde
Oynatır bağrımdaki taşımı
Aklıma gelirdi dala asıldığın
Neyse birazdan gün solar
Yine efkârlanır siyaha kestiğine
İşte masan taburen hala yatar
Kadehlerde mey kokusu
Örtün der gibiler alır giderim başımı
Bıkmadan her sabah tozunu aldığın
O şişelerle uzun süredir yatar
Hiç bitmez şusu busu
Bir yeni dörtlüğe çattırır kaşımı
Hatırla az mıydı dolandığın
Neyse birazdan bir yıldız kayar
Başlar avucuma düşer mi korkusu
İşte eski radyo üşenmez çalar
Biraz kederimden aşırır
Unutturur yarım asır yaşımı
Adı sır bilirsin güz şarkısının
Hani sona doğru umut saçar
Yağmurla kar barışır
Nağme denince silerdin ya gözyaşımı
O sıralar farkındaydın çağırmadığının
Neyse birazdan gözleri sızar
Olur da kahveye şiir bulaşır