mesela sonbahar
gözünün yaşına bakmıyor bulutların
arkalarından iki gözü iki çeşme
ağlıyorlar ya göçmen kuşların
rüzgar umursamıyor işte
duyuyor mu çıtırtılarını
ahı gitmiş vahı kalmış yaprakların

güneş nerden bilecek mesela
koca denizin ağladığını
kum döküyor kıyılara
bırakıyor ya sancılarını
mesela ilkbahar
beyazı sevmez bir türlü
iki kardelene bir kelebeğe
bırakmaz üç kuruşluk ömrü
işi gücü goncanın açması

bir de kuşlar dönüyor bağrına
kışın kolay mı aşktan kaçması
bakmayın şiirlerin uçuştuğuna
unutuyor soğuk ellerin buluşmasını
seviniyor güneşin göz koyduğuna

mesela yaz
mehtabın çalımına yok diyeceği
üç beş yıldız köşeye çekilmiş
rüzgarsız zor alıyor nefesi
sıcaktan kendinden geçmiş
yükseklere takarken kızıl fesi
kaç ırgat bozkırlarda perişan
görmüyor işte kuruyan dereleri
bir kıvılcımla kimmiş içi yanan
bilmez boşluğa sürüklenmiş tepeleri

mesele bir ağacın hikayesi
biraz geçkin içi çürümüş
bakmayın öyle dimdik durduğuna
yalnızlığını kim görmüş
aslında çok sevinmez
çiçeklerin ansızın konduğuna
sırılsıklam aşık belki bilinmez

sorsa da hatırını serçeleri
aldırmıyorsa yağmura
bir adım ötesine varamıyor belki
bayılıyor kışın arkadaşlığına
tutuşuyor kökleri
beyaz örtünün altında
dr.süreyya önder