8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1064
Okunma
‘Bir gece hikayesi’, anlattı zaman bana,
Hikayeyi dinlerken, rüyalara dalmışım
Bende hasret memleket, yarim, kardeş ve ana,
Kalabalıklarda ben, yapayalnız kalmışım!..
Saat bir kağnı gibi, sürüklüyor zamanı,
Akrep ve yelkovansa, bir çift koşulmuş öküz
Günler, haftalar, aylar, taşımakta her anı
Ve bildiğin dört mevsim; kış, ilkbahar, yaz ve güz!..
Taşımakta beni de, zaman yüklü öküzler
Ağır ağır, aheste, ordan ora akarım
Ben yeniyi özlerim, yeniyse beni özler;
Yine de göz ucumla, dönüp geri bakarım!..
Dün çocuktum ufacık, sokakta oynuyordum
Ayağım yalınayak, saklambaç, koşturmaçlar
Ah bir büyüsem şöyle, adam olsam diyordum
Şimdi sırtımda bir yük, önümde dik yamaçlar!..
Karanlıklar; dinlensin gözlerini bir yum ki;
Karanlıklar; Rab’bime hesap verdiğin anlar
Geçmiş ile gelecek, öyle bir uçurum ki,
Ne sen anlarsın bunu, ne bir başkası anlar…
Hikayeyi dinlerken, gördüğüm rüya gerçek;
Gerçek sandığım her şey, anladım ki yalanmış! ..
Kendimi arıyorum, ruhum ince bir mercek,
Kaybettim benliğimi, veyahut biri çalmış!..
Saat dedi ki bana; -‘Tik-tak, tik-tak ve tik-tak’,
Haydi beni takip et, zamanın çarkına uy
Boşlukta uyuyorum, ne yorgan var ne yatak;
‘Bir gece hikayesi’, beni anla, gör ve duy!..
Ne acayip hikaye, ‘Bir gece hikayesi’,
Sual içinde sual, cevabını siz çözün
Birden güneş doğunca, kesilir boğuk sesi,
Elveda hasbihaller, hoşcakal; dert ve hüzün!..
Kadir Çetin/Nazilli/90