Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Şaban Aktaş (Homerotik)
Şaban Aktaş (Homerotik)

KIRK İKİ'SİNDE AŞK!

Yorum

KIRK İKİ'SİNDE AŞK!

5

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

1872

Okunma

KIRK İKİ'SİNDE AŞK!

KIRK İKİ'SİNDE AŞK!



Bugün güneş başka doğdu
Gökten üç altın elma düştü
Biri sana, biri bana
Sen doğdun diye
Biri aşka düştü!..


Gece ile
Gündüzün sınırlarında sevdim seni
Doğup batarken gün
Altın ışıklarla
Serdim ufuklara gözlerini...


Doğu ile Batı
Birisi sağ, birisi sol gözün
Doğduğun gün
Beni aşka boğduğun gün oldu
Kutlu olsun gülüm!..


Seni ilk gördüğüm günden beri
Pırıl pırıl parlıyor
Endamında, gözlerinde
Altın meyveli
Hesperidlerin Elma Bahçeleri...


Bağ-ı İrem, Cennetsin
Meyveni koparmak yasak
Adem ile Havva
Suç işlemişler, şehvetine tutsak
Sürgün yemişler Cennetin bahçesinden!..


O günden bu güne
Yasak bir elmadır aşk;
Aynı neslin devamıyız
Dile düşen o meyvenin
Biz o aşkın kıvamıyız!..


Gel gör ki ben hâlâ Cennetteyim
Çıkıp giden, sen oldun o bahçeden
Gün doğarken, batarken bana
Kırkikindi yağmurlarıyla
Kırk İki’sinde, aşkı gözlerinde bah’şeden!..


Gel şimdi hesabet, Yirmi yıl geçmiş
Öpmedim gül yanağından, dudağından
Derviş ol, sabret, seslen Durdağı’ından;
-Sen aşkı ummandan iç, yaşanmadı böylesi hiç
Geçmedi Akdeniz ça(na)ğından....



Şaban AKTAŞ
30.01.2016




Görsel: tr.wikipedia.org/wiki/Hesperidler
Frederic_Leighton_-_The_Garden_of_the_Hesperides















Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kırk iki'sinde aşk! Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Kırk iki'sinde aşk! şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KIRK İKİ'SİNDE AŞK! şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Lu
Lutfiye Canacik, @lutfiyecanacik1
6.2.2016 06:44:09
Hem siir aldım, hem bilgi hem de haz.Doyurdu beni, kahvalti oncesi.Tesekkur ederim.Saygilarimls
Şaban Aktaş (Homerotik)
Şaban Aktaş (Homerotik), @saban-aktas-homerotik
5.2.2016 01:12:51
akp'nin açılımlarından nasibini alan antalya'nın elmalı ilçesine bağlı tekke köyü, alevi toplumunun en önemli inanç merkezlerinden biri. tekke köyünü önemli bir inanç merkezi haline getirense hacı bektaş-i veli'nin ardından en önemli inanç önderi kabul edilen abdal musa sultan'ın 700 yıl önce kurduğu dergahına ve türbesine ev sahipliği yapması. ancak dört yıl önce başlatılan ve fiyaskoyla sonuçlanan alevi açılımının merkezindeki tekke köyü, iki yıldan beri abdal musa türbesinin hemen yanıbaşındaki 'dur dağı'na açılan mermer ocaklarıyla gündemde.

dağlarla semah dönen abdal musa

dur dağı, abdal musa ile anılan efsanalere ve kerametlere ev sahipliği yapıyor. tekke köyünden alevi dedesi hüseyin eriş, kaygusuz abdal'ın ocağına sığındığı abdal musa'nın kırk müridiyle birlikte semah dönerken dağların ve taşların da arkalarından yürüdüğünü ve abdal musa sultan'ın 'dur dağım' dediğinde dağları durdurduğuna ilişkin bir efsaneden söz ediyor. efsaneye göre, kaygusuz, abdal musa’ya biat ederek müridi olur. oğlunun eve dönmediğini gören alaiye bey’i, teke bey’ine durumu bildirir ve oğlunu kurtarmasını ister. teke bey’i ile mücadele eden abdal musa ve müritlerinin semah ederek ilerlemeleri üzerine, dağ da onların ardından hareket etmeye başlar. abdal musa bunu görünce, “dur, dağım dur” der ve dağ durur. daha sonra ağaçlar ve taşlar coşa gelip abdal musa ile birlikte teke beyi’ne karşı yürürler. dur dağı’nda ne kadar ağaç, taş varsa hepsi halka olup abdal musa ile semah dönerler. sultan abdal musa ile dervişleri, semah ederek teke beyi’nin yaktırdığı büyük ateşin içine dalarlar ve ateşi çiğneyerek söndürürler.

kaygusuz abdal'in yetiştiği dergah

yedi tepeli dağın adı bu efsaneden sonra 'dur dağı' olarak anılıyor. bu nedenle her yıl dünyanın değişik yerlerinden gelen aleviler bu bölgeyi ve türbeyi ziyaret edip, kurbanlar kesiyor. ayrıca tasavvuf şiirinin en güçlü isimlerinden kaygusuz abdal'ın yetiştiği dergah olan bu önemli inanç merkezine geçmişte 'devlet eliyle' bir kültür merkezi de inşa edilmiş. her yıl haziran sonunda burada önemli etkinlikler yapılıyor, siyasiler, yöneticiler bölyege çıkartma yapıyor. ancak böylesine önemli bir inanç merkezi olan dur dağı ve çevresinde onlarca taş ve mermer ocağı bulunuyor.

'bunun bedeli nasil ödenecek'

iki yıl önce abdal musa türbesinin yaklaşık 5 yüz metre yakınlarında açılan mermer ocağı alevi toplumunun büyük tepkisini çekmiş, ülkenin dört bir yanından gelen aleviler hem tekke köyünde hem de antalya'da çok sayıda eylem yapmışlardı. geçtiğimiz yıl mermer ocağıyla ilgili 'yürütmeyi durdurma' istemiyle açılan dava süreci hakkında görüşlerini aldığımız hukukçuların beklentileri umut dolu. ancak inançlarının en önemli dergahında iki yıldır tanık oldukları karşısında isyan eden alevi dedesi hüseyin eriş umutla şaşkınlığı bir arada yaşıyor. abdal musa türbesinin yanıbaşında açılmasına izin verilen mermer ocağının "inançlarına saldırı" olduğunu savunan eriş, yargıdan çıkacak karardan umutlu olduğunu vurguluyor ancak, " dünyanın her yerinden büyük tepki çeken böyle bir uygulamanın yanlış olduğu er geç anlaşılacak. bu tepeler, dağlar, taşlar bizim için kutsaldır. buradaki ağaçlardan bir dal dahi koparmayız. taşlarına dokunmayız. buradaki her şey ortak değerimizdir. ancak buraya açılan mermer ocağının yarattığı tahribatın bedelinin nasıl ödeneceğini bilemiyorum" diyor.

önce tahrip edildi şimdi koruma altina alinacak

kültür ve turizm bakanlığı uzmanlarının geçtiğimiz ay bölgede yaptığı incelemelerin sonucuyla ilgili gelişmeleri sorduğumuz dede hüseyin eriş, yapılan çalışmaların ardından antalya koruma kurulu'nun, abdal musa türbesinin yaslandığı dur dağı'ndaki yedi tepenin 'inanç merkezi' olarak tescillenerek koruma altına alacağından söz ediyor. akçaeniş deresi, oturak dağı, kocaboğaz, karamık burnu, mestan dede, budala sultan ve deliktaş deresi gibi alevi toplumunca kutsal sayılan alanların sit alanı olmasına yönelik çalışmanın kısa süre sonra tamamlanacağını söyleyen eriş, mermer ocağıyla ilgili açılan davanın sonucundan da umutlu olduklarını belirterek, "bu yanlışa dur denileceğine dair umudumu hiç bir zaman yitirmedim" diyor.

iki yıldır tepkilerin dinmediği tekke köyü ve çevresinde, inançlarının yanısıra yetiştirdikleri ürünlere de büyük zarar veren mermer ocağının yargı kararıyla kapatılması yönünde umutlu bekleyiş var. ancak alevi yurttaşların inançlarına ve yaşam alanlarına yönelik 'saldırı' olarak gördükleri uygulamalar karşısındaki kırgınlık ve öfkeleri bitecek gibi görünmüyor.

hem okul, hem savaş örgütü olan dergahlar

alevilik ve batıni inançlar üzerine yaptığı araştırmalarla bilinen yazar esat korkmaz, alevi açılımı sürecinde kendisiyle yaptığımız kapsamlı söyleşide, dergah ve tekke olarak adlandırılan örgütlenme modelinin aynı zamanda birer savaş okulu biçiminde eğitim verdiğinden söz etmişti: "geçmişte batıni kültürlerin örgütlenmesi okul biçimdeydi. aynı zamanda öğretim üyeleri de vardı bu örgütlenmenin. bunlara pir, mürşit ve rehber deniyordu. bir eğitim programı vardı bu kültürün. adı, 'dört kapı kırk makam.' örgütlenme öncelikle okul, ardından savaş örgütü biçimindeydi. örneğin şah kulu dergâhı yatılıydı, hem okul hem de savaş örgütüydü. şimdi bu anlamda bir örgütlenme yok. o zaman, bu günün çağdaş, demokratik kitle örgütlerinin dışında kalan geleneksel örgütlenmelerin tümüyle okul olması gerekiyor. örneğin abdal musa dergâhı okul olmalı. çünkü geçmişte bu böyle. alevilik okullu bir gelenek. her ocak bir okuldur.

geçmişin abdal musa üniversitesi

aleviliğin bu günkü anlamda beş tane üniversitesi vardı geçmişte. bu günün diliyle konuşursak, hacıbektaş dergâhını yök’e benzetebiliriz. bunlar, biri abdal musa dergâhı ki burası ana üniversitedir. biri kaygusuz abdal dergâhı; kahire’de, mukadder tepesindedir. biri seyidali sultan, -kızıldeli de denir-; yunanistan’dadır. diğeri de kerbela’dadır. bunların hepsi üniversite. ve bu okulların başında tepe örgütlenmesi olarak hacıbektaş pir dergâhı dediğimiz ana okul var.

--- spoiler ---


Kaynak :) https://eksisozluk.com/dur-dagi--1912044
Şaban Aktaş (Homerotik)
Şaban Aktaş (Homerotik), @saban-aktas-homerotik
30.1.2016 16:38:00
GÜNCELLEME;


Gel şimdi hesabet, Yirmi yıl geçmiş
Öpmedim gül yanağından, dudağından
Derviş ol, sabret, seslen Durdağı’ından;
-Sen aşkı ummandan iç, yaşanmadı böylesi hiç
Geçmedi Akdeniz ça(na)ğından....



Şaban Aktaş tarafından 1/31/2016 12:07:40 AM zamanında düzenlenmiştir.
Şaban Aktaş (Homerotik)
Şaban Aktaş (Homerotik), @saban-aktas-homerotik
30.1.2016 14:58:04
Hesperidler
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Yunan mitolojisi
Tanrılar ve Tanrıçalar
İlk tanrılar ve Titanlar
Zeus ve Olimposlu tanrılar
Pan ve Nympheler
Apollo ve Dionysos
Deniz tanrıları ve Toprak tanrıları
Kahramanlar
Herakles ve onun oniki görevi
Akhilleus ve Truva savaşı
Odysseus ve Odyssey
İason ve Altın post
Perseus ve Gorgon
Oedipus ve Thebes
Theseus ve Minotauros
Triptolemus
Ikarus ve Daidalus
Hesperidler (Yunanca: Ἑσπερίδες), güneşin battığı yerin perileri, Yunan mitolojisinde nemfler yani periler. Gecenin yani Nyks'in kızlarıdır. Bahçeleriyle ünlü Hesperidlerin bahçelerinin tam olarak nerede olduğu Antik Çağ yazarları arasında tartışma konusudur. Stesichorus ve Strabo'ya göre Hesperidler İber Yarımadası'nın güneyinde Tartessos'da bulunurlardı.

Hesperidlerin üç periden oluştuğu söylenmektedir ama çok eski bir rivayete göre Hesperidler dört periden oluşuyordu.Hesperidlerin Gece yani Niks ile Karanlık yani Erebus'un çocukları olduğu rivayet edilirdi. Bununla birlikte Atlas veya Zeus gibi farklı mitolojik figürlerin çocukları olarak da belirtilmişlerdir.


Hesperidlerin Bahçesi, Frederick, Lord Leighton, 1892
Hesperidlerin Bahçesi
Hesperidlerin bahçesi altından elma meyveleri veren ağaç ile bilinmekteydi. Hera bu ağacı Gaia'nın kendisine düğün hediyesi olarak verdiği meyve ağacı dallarından yetiştirmiş, Hesperidleri de bu ağaçlara bakma görevini vermiştir. Hesperidlerin bu ağaçlara yeterince sahip çıkamayacağını düşünen Hera ayrıca yüz başlı ejderha Ladon'u da bahçeye bekçilik yapması için buraya getirmiştir. Ladon'un bir diğer özelliği ise pençelerinin zehirli olmasıydı.

Herakles'in Onbirinci Görevi[değiştir | kaynağı değiştir]
Herakles onbirinci görevine gelene kadar gerçekleştirdiği tüm görevlerde ya ilahi şekilde tanrılardan ya da çevresindekilerden aldığı yardımlar nedeniyle, Eurystheus bu görevlerin hiçbirini geçerli saymamış fakat, bu on görevinde yerine geçebilecek yeni iki adet görevi Herakles'e vermiştir. Bunlardan ilki Hesperid'lerin bahçesinde bulunan altın elmalardan getirme görevi idi.

Herakles bu bahçenin yerini bilmediği için, ilk önce şekil değiştirme konusunda usta olan deniz tanrılarından Nereus'u yakalamış ve bahçenin yerini öğrenmiştir. Bahçe yolunun üzerinde yenilmez savaşçı dev Antaios ile karşılaşan Herakles, Antaios'un yoluna gelen herkes ile güreşmesi geleneği neticesinde, onunla güreşe tutuşmuştur. Annesi Gaia'nın ona verdiği özellik sayesinde toprağa ayağı değdiği takdirde hiçbir zaman yenilgiye uğratılamayan Antaios'u; Herakles havaya kaldırıp kolları arasında ezerek öldürmeyi başarmıştır.

Hesperidlerin bahçesine geldiğinde, gök kubbeyi sırtında taşıyan ve Hesperidlerin babası sayılan Atlas ile karşılaşan Herakles, Atlas'ı elmaları bahçeden çalmak konusunda ikna eder. Kendi ağır yükünü Herakles'e devir etme karşılığında elmaları çalan Atlas, geri döndüğünde, bu yükü tekrar sırtlamak konusunda çok istekli değildir. Tam bu sırada Herakles, taşıdığı gök kubbenin sırtına tam olarak yerleşmediğini ve biraz kaydığı şeklinde Atlas'ı kandırır ve fırsattan istifade ederek, elmaları alıp, Atlas'a ağır yükünü tekrar iade eder. Daha sonra da elmaları Atina'ya götürmek amacı ile yola koyulur.

Kategoriler: NemflerKurgusal karakterlerHerkül'ün 12 görevi

Alıntı Kaynağı :tr.wikipedia.org/wiki/Hesperidler
Şaban Aktaş (Homerotik)
Şaban Aktaş (Homerotik), @saban-aktas-homerotik
30.1.2016 14:29:19
http://lyricstranslate.com/tr/belle-guezel.html...

Güzel

(Quasimodo):
Güzel
Bu bir kelime onun için yaratıldığı söylenen
Her dans edişinde vücudunu teşhir eden
Sanki bir kuş kanatlarını uçmak için geren
O sırada, hissediyorum cehennemin açıldığını ayaklarımın altında

Diktim gözlerimi çingenenin eteğinin altına
Notre-Dame'da dua etsem bana ne fayda?
Kim ki ona ilk taşı atacak olan?
O yeryüzünde kalmaya değmez.

Oh, Şeytan!
Oh, bir kez olsun, beni bırak.
Parmaklarımı onun saçlarına daldırayım ah Esmeralda.

(Frollo):
Güzel
Yoksa bu şeytan mı onda vücut bulan?
Gözlerimi ebediyen çevirmek için Tanrı'dan?
Kim benliğime koydu bu şehevi arzudan?
Gökyüzüne bakmama engel olan.

Götürüyor o ilk günaha ki eşsiz,
Onu istemek, yapar mı beni bir cani?
Şu çekici neşeli kız için, kız bile olmayan biri için.
Benziyor bir anda insanlığın taşımayı çarmıhını.

Oh, Notre Dame!
Oh, bir kez olsun, beni bırak.
Bahçesinin kapısını aralıyayım, ah Esmeralda!

(Phoebus):
Güzel
Siyah gözleri ki sizi büyüleyen,
Bu kız olacak değil ya bakire.
Hareketleri ne zaman gösterse her yerini ve mükemmelliğini
Eteğinin altındaki gökkuşağı renklerini,

Dulcinea'm bırakın beni size sadakatsizlik edeyim.
Sizi götürmeden önce tapınağınıza kadar.
Hangi adam ki bakışını ondan kaçıracak
Tuzdan heykele dönme cezasına çarptırılacak.

Oh, zambak çiçeğim,
Ben inançlı bir adam değilim.
Toplayacağım aşkının çiçeklerini, ah Esmeralda.

(Her Üçü):
Diktim gözlerimi çingenenin eteğinin altına
Notre-Dame'da dua etsem bana ne fayda?
Kim ki ona ilk taşı atacak olan?
O yeryüzünde kalmaya değmez.

Oh, Şeytan!
Oh, bir kez olsun, beni bırak.
Parmaklarımı onun saçlarına daldırayım, ah Esmeralda.

Belle şarkı sözleri - T.rk.e çeviri (Sürüm #1)
Notre-Dame de Paris (French cast) sanatçısının 'Belle' şarkısının Frans.zca dilinden T.rk.e diline çevirisi (Sürüm…
LYRİCSTRANSLATE.COM
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL