10
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1446
Okunma

Şehr-i Hüzün de saadet bekçileri miydik? Yenilmişliklerimizin arkasından bir taş duvar köşesinde ağıt yakarken…
Şehr-i hüzne hediye edilmiş evlatlardık ve görevlerimiz kaderimizde yazılmış olanlardı bilirim…
Sessizim…
…….
Şimdiki zamanda
Az biraz saman rengi etraf…
Pembenin tamda kaybolduğu anda geriye dönüp bakmanın verdiği ızdaraba adanmış pecmurde gözlerim dolaşıp durur onun sokaklarında (dolaşıp durursun sokaklarında geçmişin)…
Eyy Şehr-i Hüzün
Binlerce “Ah”ın adandığı yitik kent
Nice gönüllerin gülerken toprağa gömüldüğü,
nicelerinin gitmek isterken mecbur kaldığı ve bunlara inat parfüm çicekleriyle bezenmiş
parangalı şehir!!!
Bırak! bırakta gideyim çok//(yok) uzaklara …
Bilirim!…
Bilirim hüznüm senin hediyen değil ama bil ki yaşanmışlıklarım ve bitirmişliklerim senin kollarında.
Ey! Şehr-i hüzün.
Eyyy ızdırabımın bekçisi (hüznümün annesi)
Bitmişliklerimin tek suçlusu.
Ya seni terk edip gitmeme izin ver
Ya da bırakta
Kollarındaki hüznümle sonsuza dek uyuyayım!!!
[...Mate/ Eylül 2007]