0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
867
Okunma
Çok eski bir gül kurusu
Bağrımdaki derin mi derin oyuk
Âleme dîvane duran aklımın seyrine daldım
Şimdi benim; evvel, ahir hükümsüz
Dil , dimağ , efkar lâl
Benim!
Sessizliğe mahkum edilmiş çocuk
Sesimi bir yerlerden hatırlar gibiyim
Soluğu kesilmiş yorgun sesim
Uzun seyehatlerde bileği burkulmuş bir kısrak
Doluya müptela sağnak sağnak
İsimsiz bir mektup benimki !
Kursağıma bile buyur etmedi hevesim
Dört mevsimi yaşamak var ya
Kendi kısa, tesiri belirsiz demde
Yorgunum!
Kardan, borandan değil değil şikayetim
Şefkatle gelip iliklerime dek üşüten yağmurdan
Neden kanıyorum ki her seferde
Şimdilerde tam üstündeyim fokurdayan ömrün
Artık gözlerim yorgun düşmüyor camlarda
Boşuna beklemiyorum serseri akşamları
Bir kabullenme ve bir bekleyiş
Her tükenişte yeni bir diriliş
Tuz dökülmüşçesine sızı var kanayan yarada
Kuytularda bir yerde keman duyuyorum
Tek korkum cani sessizliğin korkusu
Duruldum.
Ahengiyle daldım yine bir uykuya
Mekan, zaman , elem firari
Kanatan dikenlerine inat ortalık gül kokusu
5.0
100% (2)