3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1163
Okunma
Önceleri
Üniversiteli olmanın özlemiydi
Ayaklarımızı yerden kesen.
Hazzına yeni vardığımız
İzmir’in alabildiğine özgür havasıydı,
Soluk soluğa yaşadığımız..
Hani, neredeyse
Bir yerlere sığdıramadığımız,
Adını bile koyamadığımız
O coşkuyla;
Zehaba kapılıp,
Güneş’i bile biz batıracaktık Alsancak’ta..!
Ve zaman
Tükettikçe kendini;
Bir akşam çayı içmenin tadını Pasaportta,
Bir duble rakı
Beyaz peynir aldı
Veysel Çıkmaz’ında.
Okuyup ta
“Yaradan’a Mektuplarını” Bedri Rahmi’nin,
Yaradan’a sığınıp,
Bir yeni versiyonunu üretebilme özlemini,
Ve kaybolarak,
Pink Floyd’un sisli ezgilerinde,
Kırmızının en tahrik edici tonlarıyla,
Sabahlara kadar dansetmenin şehvetini
Eskitemiyor zaman bile..
Düşünüyorum da;
“Resimdeki Gözyaşları” gerçekti galiba..
“Görecek günler var daha” derken,
Timur’un devrimci marşlarından,
Ne çabuk geçiverdik,
“Gönül Aldırma”
Ve Bolero’nun kışkırtıcı tutsaklığında Ravel;
Alafranga Yürük semai
Bir yaşam biçimiydi sanki..
Hüzzam makamında başlayan sevgiler,
Yüreklerden
Nihavende dönüşemeden,
Geçiverdiler.
Kalanlar Blues ezgilerdi,
Dostluklar..
Rock müziğin hareketli notalarından,
Ne çabuk geçiverdik,
Ağırlığına Klasiğin…
Bir ayrıcalık sanırım;
Bu kadar farklı notaları bir arada dinlemek.
Aynı senfonide,
Yeni süitler üretebilmek,
Ve özlemek o günleri,
Yaşananları unutmadan,
Alabildiğine özlemek…
H Hikmet Esen