Sitemim sana ey yar, sitemim kaderime,
Hudutlar dar geliyor, hüznüme kederime,
Nasıl ah edip yanmam, sebepsin hederime?
…Usandım canımdan baç vere vere,
…Ne sen bana göresin, ne de ben sana göre.

Canıma can bilirdim, el yerine tuttun ya,
Tekmil umutlarımı kör kuyuya attın ya,
Gam, keder girdabına baş aşağı ittin ya,
…Yorgunum, biçareyim, her yanım yara bere,
…Ne sen bana göresin, ne de ben sana göre.

Hazırdım Ferhat gibi uğruna dağ delmeye,
Kastın ne, a vicdansız, güldürmeye, gülmeye,
Mahirsin her suçuna uygun kılıf bulmaya,
…Meğer ne kadar zormuş, hendek atlatmak köre,
…Ne sen bana göresin, ne de ben sana göre.

Düşman düşmana yapmaz, ne cefalar çektirdin,
Bir yudum huzur için binlerce mum diktirdin,
Ne yalan söyleyeyim şu canımdan bıktırdın,
…Okyanusları aştık, geçit vermiyor dere,
…Ne sen bana göresin, ne de ben sana göre.

Mutluluğu felekten yılda bir ödünç aldım,
Gerçek başka düş başka, şaşırdım kalakaldım,
Yemin kitaba dine ölümü özler oldum,
…Canından bezdirdim de, göğsünü gere gere,
…Ne sen bana göresin, ne de ben sana göre.

Demek hayırlısını dilememişim Hak’tan.
Her gün ayrı bir elem, peydahladın hiç yoktan,
Tahammülüm kalmadı adını sildim çoktan,
…Hayalini de götür, götür gittiğin yere,
…Ne sen bana göresin, ne de ben sana göre.


İsmail GÜL