Puslu camlardan izle hafif kıvır perdeni
Yağmurlar ıslatırken kokum sinmiş yolları
Hadi anlat rüzgara, anlat suya derdini
Hayalimle doldurup, yok/um sinmiş yolları
-Puslu camlardan izle hafif kıvır perdeni.

Sen kokarken gülleri ilk baharda İzmir in
Bir kasım sabahıydı dalımdan ayrı düş/tün.
Ayrı düştün bahtımdan kayboldu tüm izlerin
İzlerin nokta nokta dudağımda gülüştün
-Sen kokarken gülleri ilk baharda Izmir’in

Kipriğinde titrerken pişmanlık iki damla
Yanağın da üşüsün sıcacık göz yaşların
Ölümsüz sevdamızı yargılarken idamla
Bana hergün eceldi o mahsun bakışların
-Kipriginde titrerken pişmanlık iki damla

Sen aşk bilmez kolların kuytusunda kışlarken
Bense köhne mazimin girdabın da boğuldum
Sen ki taze aşklara mutluluk nakışlarken
Ben feleğin çarkında bir umutla yoğruldum.
-Sen aşk bilmez kolların kutusunda kışlarken

Sen sevda ülkesinin en vicdansız kadını
Ah ettikçe yıllara kalbimin dibi sızlar.
İçtiğim kadehlerde aradıkça tadını
Mehtaba sarhoş düşer benle bütün yıldızlar.
-Sen sevda ülkesinin en vicdansız kadını

Sokağında bıraktım en son ayak izimi
Tam köşeyi dönerken pencerene göz attım
Ve gece merhametle örterken kül benzimi
İmkansız sevdamızın defterini kapattım.
-Sokağında bıraktım en son ayak izimi.

Puslu camlardan izle hafif kıvır perdeni
Yağmurlar ıslatırken kokum sinmiş yolları
Hadi anlat rüzgara, anlat suya derdini
Hayalimle doldurup, yok/um sinmiş yolları
-Puslu camlardan izle hafif kıvır perdeni.

Fevzi Öztürk
03/12/2015