25
Yorum
35
Beğeni
5,0
Puan
982
Okunma

İrem yağmurları, vursun yüzüne
Islansın yanağın, çağlamış gibi
Tuanalar sarsın, değsin gözüne
Göreni şaşırtsın, ağlamış gibi
Sevgili; seninle, sıratı geçip
Seven gönüllere, sevgiler saçıp
Huriler elinden, kevseri içip
Aşkınla sinemi, dağlamış gibi
Neler varmış meğer aşk pazarında
Prensin ben idim, hep nazarında
Seni melek sandım Hâk huzurunda
Huşuyla ellerin, bağlamış gibi
Aşka mahkum olan, benim Acunda
Hep kendim görürüm, dar ağacında
Sallanıp dururum, her gün ucunda
Sehpanın ipini, yağlamış gibi
Sendeki ey güzel, bir deli yürek
Bakışın yetiyor, söze ne gerek
Şarkılar söyleyip, danslar ederek
Her gün deli gönlü, eğlemiş gibi
Bazende şu şanslar, dönmez direkten
Başına bir bela, gelmez meraktan
Öyle bir sardın ki, candan, yürekten
Bir tatlı huzuru, sağlamış gibi
Aşk idi elbette, onun da derdi
Göz göze gelmeyi, nasıl severdi
Bana bergüzarın, koklayıp verdi
Mendilin her yanın, tığlamış gibi
Sadık DAĞDEVİREN
Aşık LÜZUMSUZ
ETEK YAZILARI
İREM: Cennet
TUANA: Cennete düşen ilk yağmur damlası
HURİ: Cennette hizmet eden görevliler
KEVSER: Cennet şarabı, cennet içeceği
NAZARINDA: Düşüncende, yanında
ACUN: Dünya
DAR: İdam sehpası
TIĞLAMAK: Bir şeyi, tığ ile işlemek
TIĞ :Dantel ve yün örneklemede kullanılan,ucu çengelli kısa şiş
5.0
100% (25)