1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1313
Okunma

Sana varışım boğduğu gündü güneşi
Dokuz yüz seksen altının eylülü
Uyurken demir yığını beşikte
İtaatkârca örsle öpüşüyor kızgın demir
Oğlanların yol boyundaki hallerince
Dövüyor soğuk rayları dörtnala
Nefesi harlı yük katarı
Durdu ciğerlerinden soluyarak Truva atı
Kustu içindekileri hazımsızlıktan habire
Ve düşüverdim eşiğine Haydarpaşa’nın
Ayını doldurmamış sabi gibi
Terk edilendim avlusuna ay ışığının
Harcamadan gece yarısı zebanileri
Hurda yaşantılı balıkçı motoru
Sahiplendi Haliç kıyılarında gölgemi ezanla
Yürüdüm Sultan Murat’tan habersiz
Okçular meydanına çaresiz
Aşiyanım, işim sığınağımdı sokaklar
Zamana çığırtkan yirmi beş saatim
Aldı gitti beş mevsim sefalet bende
Şimdi nerede bir bağlama görsem
Kırılır camı pervazı gururun
Dökülür tırnak aralarıma retinam
Avaz avaz ulumak gelir iç odamdan
Delince bağrımı hasretlik türküleri
5.0
100% (3)