8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1667
Okunma
YİTİK
Her şey bir yalana kucak açmışcasına
Sahte tebessümlerle uyanıyor sabaha
Oysa kurak topraklara can katan umutlar
Ürkek bir mum alevi gibi titrerken gönlümde
Yollara sürülen delikanlı adımların bile
Yorgunluğu düşüyor yüzlere
Ve üşüyor
İçimde sımsıcak gözlerin
Mayıs cehenneminde.
Sen başka bir kentte
Başka bir havayı solurken
Kaç defa doğuyorsun
Yorgun gönlümün sayfalarına
Bir bilebilsen
Adını sen koyduğum
Sen diye sevdiğim bu şehir bile
Bir darağacı kadar korkunç artık
Ve sualsiz idamlara gebe yüreğimde.
Bilmem hatırlarmısın
Gözlerine teslim olduğum
O Eylül akşamı
Hüzünlerimi nasılda satmıştım
Dolunaylı gecelere
Nasılda koşarak gelmişti
Yeşil sewdalı baharlara umut
Nereden bileceksinki
Hiç göremedinki hüzünlerimi sen
Bir bilebilseydin ufukta gizlenen güneşi
Üşüdüğünü unutur
Bir kardeleni sewmenin sıcaklığıyla
Yoğrulurdu yüreğin
Oysa hep korktun sıcaklığından yüreğimin
Ve hep üşüdün sen
Belki bir daha yaşanmayacak
O dolunaylı geceler
Belki bir daha geçmeyecek
Kalbimin sokaklarından gözlerin
OLSUN!
Ağlasamda, çekip gözlerimi maviliklerden
Yorgun adımlarımı sürerken karanlıklara
Dudaklarıma zamansız öğrettiğin
Yaralanmış, kanayan türkülerin dostluğuyla
Yüreğimi yakmaya gidiyorum okyanuslara.
Oysa SEN
En güzel yerinde öksüz bırakıp
Bu öyküyü
Gökyüzünün tüm yağmurlarını
Terk edip gözlerime
Sırtını güneşe dönüp
Tarihi utandırarak gidiyorsun
Hiçbirşey olmamış gibi istikametsiz yollara
Ve şimdi SEN!
Zamansız gelen ölüm gibi
Öldürüyorsun beni
Hoş geldin güzel ölüm
HOŞGELDİN
pipares