11
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
1563
Okunma

Git artık Eylül hüzün var sende,
Eylül düşürdün denize toprağa krizantem
Kimisi daha yaprağını açmamış tomurcuk Elif ..!
Simsiyah giyindi bu Eylül .
Acır kanatları martıların ..
Hüzünlü bir son bahar düştü toprağa ve denize
Suçlusu baronlar beyler..
Tekne gömülünce o sığ sulara
Deniz hîcap eder köpük kusar mavisine
Suda yanan ateşin acının portresini çizmişti Van Gogh..
Şerbet Gula çaresizliği çok önceden resmetmişti kendi gözlerine .
Mülteci kimliksizliği vatansızlığı bu sonbahar deniz resimledi ..
Çoktan kaybolmuş tu umutları , yoktu başka çare
Sessiz çığlıklar dağıtsada geceyi duymazdı kimseler .
Hani nerede sözleşmeler insan hakları
Hepsi sus pus , çıkarları olsa hepsi birden pelesenk .
Deniz kefensiz aldı tuz bastı susturdu acılarını bir seferde
Gece donmuş ay’ uzaklardan izler kayar yıldızlar ard arda düşer denize
Küser deniz istemez parlatmasın yakamoz
Dalgalar sus pusa kesmiş
Susarsa insanlık ;
Geçmiş ve gelecek insanlık gömülür bir gün bu karanlık sulara
Gâm doluyum,yüreğim tuz buz kırık deniz kabukları doldu
Issız bir limana demir atmış bir gemiyim
Dualar birikmiş dilimde düğüm düğüm
Kahretsin gelmez elimden bir çare insanlık ner/de ..?
Çaresizlere kimse yardım edemez kral olan herkes çıplak .
İnsanlık susmuş.
Git artık Eylül sen de ,hüzün var hep sende../