Ve sen hürriyet kadar güzelsin

.................................
.................................

sen;
benim beynimi yıkayan
ince bir güzelliksin.

sen benim için;
tabiattan bir parçasın
öyle bir parça ki;
sen, doğanın gonca gülü,
mor menekşesi,
yeşil yaprağı,
kara toprağı,
kan kırmızı kızıl lalesi
ve kır çiçekleri
ve de sayamadığım güzellikleri kadar güzelsin
gönül bağımda.

sen;
benim ömrümde açan
bir nilüfer,
salkım saçak söğüt,
yaz kış solmayan yeşil çam
ve de yüreğimin gardiyanısın.

sen;
hücre hücre ol ve akyuvarlarım,
tık, tık, tık
ve de tık tık çarpan yüreciğim,
ve damarlarımda dolaşan taze kanımsın.

sen;
kimyada ihtiyaç duyduğum oksijen,
sen; fizikte ohm kanunum,
tarihte zaferlerim ve de
devrimlerim.

sen;
edebiyatta ozanlarım, şairlerim
şiirlerim, türkülerimsin.

sen;
matematikte, denklemlerim
hipotenüslerim, açılarım
fonksiyonlarım ve de
çözümü güç problemlerimsin,
güç ama şirin problemlerimsin.

sen;
gökte bulut
gökte yıldız
gökte güneş
gökte ay

sen;
havada kar
havada yağmur
havada rüzgar
havada dolu

sen;
tarlada başak
ekinde buğday
değirmende un
teknede hamur
soframda ekmeğimsin.

ve sen;
yudumladığım çayın sıcaklığıyla
parmak uçlarımdasın
sen ki; benim hissi damarlarımı
kemirip, iğneleyerek girdin gövdeme
öylece kal isterim
özümlediğim güzellik gibi
özlem gibi
sancı gibi...

yine aksileşiyorum elde değil
lanet,
duygusuz,
hissiz,
ve de kıskanç
ve gözlerini kan bürümüş
katil bir cani gibiyim...

gel durma orda öyle
bir başına yalnız! ..
ve kaldır
o kılıç gibi hilal kaşını
ve aç gözlerini bak
tut uzanan elimi
açalım yelkenleri
kötülüklerin,
çirkinliklerin
ve kimselerin olmadığı engin denizlere...

dedim ya elde değil,
anla işte
seni seviyor ve
ve de kıskanıyorum gözlerimden....

Celil Taş