9
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
1981
Okunma

Kalmadı şu mecal de tahammül zerre kadar
Yenik düşürdü hayat
Üstüme basa basa çiğner gibi
Yakınımdan ayrılmaz sanki dosttum muş gibi
Yediğimiz ayrı gitmez
Hep zehir zıkkım sundukça eliyle
Tatlı lokma yemeye öyle hasret kaldım ki
Gençliğimi tüketti daha ne ister benden
Hep verdikçe doymadı
Başım kaldırmaz yerden
Göz yaşını severmiş güldürmez hiç yüzümü
Sessizliğim yüzünden haykırdım hiç duymadı
Gülümseyen gözlere öyle hasret kaldım ki
Canıma kastı varsa söylesin de bileyim
Böyle mutsuz yaşanmıyor
Süründürmek mi maksadı onuda söylemiyor
Bu can harabe gibi yığıntılar altında
Enkazdan beter hali
Değer görmek olmuş tek dileğim
Kıymet gösterilmeye öyle hasret kaldım ki
Estikçe poyraz yeli iliklerime işler
Titretiyor bedenimi ayak ucuna kadar
Buz kesen yüreğimin hali harap olurken
Ezilip büzülüyor gizlenip sol tarafa
Sıcacık doğsun güneş bu karalı bahtıma
Kemiklerim ısıtsın öyle hasret kaldım ki
Gönül sevmeyi özler hiç tatmamış ruhuna
Uzaktan bakar da bir türlü yaklaşamaz
Kalbi mühürlü sanki
İzin vermez sevdirmeye
Ukdesi kalır dört duvar arasında mahkum
Aşksız sevdasız ömrü istese saklayamaz
Şu gönlü sevindirmeye öyle hasret kaldım ki
Nesrin Önem Demir
22 08 2015
5.0
100% (12)