Can eriğim
Tuz kokulu zamana hasret kalan aşk gibi


İki orta şekerli kahve tadında öykü yazar telveye
Kiremit tıkırtısına karışan yağmur sevmelerim gibi çığırtkan
Göl manzaralı süsen çiçekleri küskünleşir solar
Ayaklarıma dolanan hazan döküntüleri....
Salaş yalnızlığıma sürükler beni
Rüzgarın serinliği ürpertirken düşlerimi
Yoksul barakda iki orta çay demler anılar
İki orta kahve tadında anılara inat
Büyür kocaman olur yoksulluğum
Üstüme bol gelir zenginliğin atlas elbiseleri


Uykumu bölen karabasan düşler gül yalnızlığıma dolanır


Mesela seni özlemek
Karanlık kentimde sokakları arşınlamak gibi
Sabahçı kahvesinde iki tek atmak gibi acıklı hikâye
Dağılıp paramparça olmak gibi hazin
Arka sokaklarda düşe kalka yürümek garipçe
Türküler tütürmek yürek uçlarına dokunan
Mesela tahir ile zühre olmak şiir gibi


Portakal kokulu rüzgar serinliğinde aşklar
Okşar gelinlik kızların saçlarını
Büyür yalnızlığın papatya saflığı
Elma kokulu serinlik eser
Şiirler taş plak cızırtısı eşliğinde
Geçmişe doğru yalınayak yürür


İki orta şekerli çay demledi yalnızlığım
Cebi delik şair ceketli çocuk gülümsedi
Dalda kiraz bıraktı ağustoğ yanığı şiirler


Haydi çocuk sende gülümse
Mavi hırkalı çocuklar gibi
Gülümse bu gece şiirler biz
Yani siz gibi şiir
Devleşir tüm hikâyeye dahil olanlar
Ve okuyanların yüreğine yürür düşlerim
Düşlerim efruz kokulu baharı düğümler
Ğöğsünde sedef kakmalı düğmeler ilikler aşkları yüreğime


Tahin kokulu sıcacık şiirler yalnızlığımın susam kokusuna karışır


Mahmudiye Düzkaya