4
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
1522
Okunma

Ve bir gün
sustuklarımız dan sorumlu tutulacak vicdanımız..
Ölmüştü su ...
Kınından çıkan öfkenin hançeriyle
Durgun ,
Kızıl,
Masum canı bulaşmıştı damarlarına
Kan kusuyordu balıklar...
Yanmıştı ateş...
Bir kav ,bir çakmak iki parmağın ucunda.
Başı dumanlı
Kavruk ten kokusundan
Çatıdan atıyordu
Gri,soluk rengini...
Meymenetsiz di hava
Güneşin uğurunu söküp almıştı boynundan
Işığı sönmüş
Çıplaktı teni
Siyah buluttan bir elbise
Karabasan gibiydi suretinde
Ve yüz yıllık uykudaydı insan
Dokunmayan yılan rehavetiyle.
Kül kanatlı kuşların
Duyulmuyordu
Kulak patlatan çığlıkları.
Düşlerin cümbüşünde
Raks ediyordu iki ayaklı cüce...
Peki
Sana susmayı kim öğretti şair.
Kum saati kırık zaman öncesi bu yerde
İnzivaya çekilmiş tüm şiirlerin.
Bıçak açmıyor ağzını...
Sizde susun ey yıldızlar
Yeryüzü haşr oluyor
Göz kırpıntınız dahi bozmasın sükutu
Tanrı zulmeti cehenneme neşr ediyor.
Dilek USTA