6
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
1202
Okunma
kırmızı gagalı küçük kuş öldü
yağmur yağıyor ardından
buğulu camlara
bir cadı su kaynatıyor kazanlarda
yere sarkan dudaklarında ah var upuzun
sevmek fiilini çekiyor içinden sıra sıra dağlar
ve iç çekiyor uzun uzun yollar hasretle
acının türlü halini zerk ediyor toprağa mezarlıklar
unutuyor tanrı, toprak anaydı...
biliyor musun?
şu anda, şimdi
sesin geçsin istiyorum sesimden titreyerek
ve dilimi yaksın dilinin yalımı
Haziran hiç bu kadar mevsimsiz olmamıştı
hiç bu kadar anlamsız kalmamıştı cümleler
ve hiç bu kadar...
kırmızı gagalı küçük kuş öldü
duruyor bir kapta son yem ve suyu
üşüştü başına böcekler ve sinekler
dilsiz bir ağıt plakta dönüp duran cızırdayarak
ilk defa şairliğimi vurasım var kalemimin tam ucundan
yakasım var tüm yazdıklarımı
ilk defa bildiğim bütün kelimeler yetim
anlamsız ne desem ne yazsam
bir şarkı söyle bana
Içinde mavi olan
göğümü ve denizimi geri istiyorum
sesin geçsin sesimden titreyerek
ve dilimi yaksın dilinin yalımı
gel kurtar beni bu karanlıklardan
korkuyorum çok!
çok korkuyorum...
09:30/23.06.2015