0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1276
Okunma

Ah ne düştün ağustos?
Seni ödünç aldığında ten
İki çizgi arasında zamanın
En uzun sürgünü
Uyanmayan kar gibi mevsimsiz
Düş biliyor uç uç böcekleri
Dili geçmiş zamana
Kutsandı kambur yeşil sunağında
Kiri paslı dalına asılı yaprağın
Sarılmış Ağustos’a fistanı bindallı
Alnımda kirli tuz birikintisi
Yolcu taşır şakağa
Gün düşer taş surlara
Çelik çomağa küsmüşken çocuklar
Ceviz yeşili kokar Ağustos
Köklerim çanak dolusu ter
Şafak sökerim yaz sıcağında
Tandır alazına pişer günah/sızlar
Dudak izi kader taşır bardağa
Bir çökertme oyunudur Ağustos
Bir çocuk sığmış
Sıkıntılar sarılı buruşuk gövdeye
Sığdırmış ceplerine camdan bilyeler
Bilyeler ki her çırpınışta çığırtkan
Öğlenler yeniden yangın yeri Ağustos’ta
5.0
100% (4)