17
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1350
Okunma

şehrin ortasında
çörten dudaklı atlar
şık yalnızlığın
tahta arabasını çeker
yalnız bir adam
çarptığı cini unutur
çıktığı dağda ölür
incir yaprağını
denize uçuran rüzgar
özlediği yaz günü
intizar deresine düşer
gelmişi geçmişi
solar ayın yüzünde
elleri toprak yolar
kuytuya düşenin
ayazını ölüm keser
pusu sadece bahanesi
sabır karartınca bahtı
döner baş üstünde
kavi celladın palası
sallar kime gelirse
aşk memleketi
öç dağına göç verir