0
Yorum
4
Beğeni
4,8
Puan
1731
Okunma

Her zaman med cezirler yaşadık sevdamızda
Ama unuttuğumuz bir şeyler var
Gidişler gelişler yolları oluşturur.
Yollar ise sevenleri birbirine kavuşturur
Biz bir birimiz sevdik mi?
Yalancı sevdaların yollara düştüğü görülmüş mü?
Sen yalancı yârim
Meltem gibi geldin rüzgâr gibi geçip gittin…
Bir sevda gemisine binmiştik el ele bu limandan
Şimdi terk edeceğim buraları
Limanı olmayan bir şehre gideceğim
Ve orada gelmeyecek sevda gemisinden
İnmeyeceğini bile bile seni bekleyeceğim
Çünkü sen başka gönüle demir atalı çok olmuştu
Ben kendimi yalanlarına
Masum bakışlarına inandırmışım…
Bu muydu başlattığın yoluna baş koyduğum
Yalandan sevda
Bu muydu aşk dedikleri
Neydi sevgi dedikleri… Yalanlar mı?
Sen nesin?
Sahi nesin, kimsin?
Bu mu delice sevmek
Sağ ol yalancı yârim…
Bu arada başın sağ olsun
Ben öldüm
Yakında duyarsın salamı
Ben bittim bu yalan aşk yolunda
Ezildim yalan sevdan altında…
Tesadüf müydü yoluma çıkman
Yoksa oyunun bir parçası mıydı?
Benim rolüm neydi?
Çok sevmek mi?
Ama ben rol yapamam ki,
Gerçekten çok sevdim seni
Ama senin sevdan yalanmış ne çare
Meltem gibi geldiğin hayatımdan rüzgar gibi geçip gittin…
Oysa
Ben her şeyi göze almıştım
Sen alamadın
Belki bu yüzden imkânsızdık
Boşa mı zaman harcadık
Geri gelir mi geçen zaman bilmem
Sen tesadüfen zamansız geldin
Hayatımdan fırtına gibi zamansız geçip gittin…
Gelişini önceden hazırlanmış bir tesadüfe bağladın
Gelişin gibi gidişinde oyunun bir parçası olmuş hayatımda
Şimdi perde kapanmak üzere
Yüreğimde derin bir yara bırakarak
Rüzgar gibi geçip gittin hayatımdan…
Mustafa KARAAHMETOĞLU
5.0
80% (4)
4.0
20% (1)