sus deme sakın
susuz kalmışçasına na ışıksız göz kapaklarım;
bedenimin ayetinde binlerce amin,
sus demek için vaktin;
sessizliğe var mı hakkın?..

gider ayak infazda adımlar,
vurulunca mesafeler,
adını fısıldarım; avuçlarımda saklı ecele,
yetim bırakılmış ölümlerle bulurum yolumu,
gün ; saçlarından öte batmaz,
unutulan geceler namına,
kıyılmayan göz yaşlarından adaklar adarım..

’ on beş nedir ki; dedi o benim aşka düşkün ömür yaşım’’...
’’ küskünlüklerin izinde kaybolduk yarr’..


buğazımdan sökülüyor nefesim,
dar fikirlerde ruhsuz şu an her renk,
kırmaktan yanayım kalemimde idam hükmü,
gözlerinin esiri çıkıp gidesim,
saçlarında demir parmaklık masumiyetim..

selamlaşıyorum sana ait zamanla;
bitti sayılır sokaklarına benden bahsedişim,
damladan az kısa,
ağıtttan çok feryat,
yüreğimin kaldırımları,
öyle ki niyetsiz bakış açım..

ayrılık yenilgisizdir;
acizlik denen hurafe saçmalık;
sevda tenine benzer apansız,
yarınlarına kalacak sözlerindeyim,
’’ karan’ lığın peşi sıra;
güneşi ayak uçlarında uyutan benim...

saat eskiyor;
kumsalda gezindiğim kor;
içime çeke bildiğim sigara, varlığına kavuşmalarım,
akdeniz vurdu dalga dalga mısralara,
kentin rüzgarıyla esti yanık kokun,
bu günü beş geçe dünkü vakit,
sağır aşkı doğuran çığlık,
şiir açtı gözlerini kirli hayatın siyahına,
şairin duran kalp atışında,
korkusuzluklarımla koydum başımı;
uykusuz yastığının baş ucuna..

’’ diyar nedir.. dedi canan sen mi.. hayır dedim ben benden fazla yok yok.. ’

sus deme sakın,
sus demek için vaktin;
sessizliğe varmı hakkın..

tutsa(ş)k

karan


’’ S.Y ’