1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1384
Okunma
yoktanda yok varlığın
kutsal metinler içinden çözülüp
yüreğime iliklenen
billûr gözleriyle
dudağıma su veren
elleri kanayan za’fi dünyanın hayaletine sarılmak
yokluğun
"iki doğunun ve iki batının.."
oyalanmada kapılar, sürgüler
pencerede gökyüzü
ayna içinde duvarlar, gölgeler..
ey gözlerimin serçe kanadı
ölsek ey,
gam edecek ne var şimdi?
gömsek bilinmezi, unutsak..
hatırlayacak ne var?
yahut
b/aht-ı nazar gibi
düşse ışığı, yazgımıza
yüreğimizin kavli
"Meracel bahreyni yeltekıyân"
hiç buluşmasa da
gözlerimiz
yalnız varlığın olsa
hayâl etsek
göğe yükselen bir salıncağı
-yalnız ve beraber oturup
ikimiz-
.....bil ki
O.. koruyucu
ellerimi ve gözlerimi
sakındığım cümle’den
Rabbin emaneti
beklemek
"Beynehümâ berzehun lâ yebğıyân"
işte bu yüzden
sahrada bir yemin
yarası pek
ateşten elleri
her âmâdeyi bulmayıp serin
gönlünde okşar ezhâr-ı muhayyeli
gördüm
-dili
çiçekler deryası
zeytin ağacının nûrundan gibi
direhşan yekta dürri
ölsek ey,
ruhun bıraksa kalbimizi-
ki
"Küllü men aleyhâ fân"
5.0
100% (5)