14
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
2036
Okunma
Ömür denen binanın sıvası döküldükçe
Örüp onarıyorum o baştan söküldükçe
Gönlümün kapısına koca bir çığ düşüyor
Harabe odalarda çocukluğum üşüyor
Mahallede annemin sesini duyuyorum
Bense hiç görmediğim rüyamda büyüyorum
Gün doğumumdan sonra belki de öncesiydi
İnce hastalık dendi belki en incesiydi
Buz tutmuş düşlerime illeti sarıyorum
Bir mesafe uzağım yakını arıyorum
Kıvrım kıvrım akarak nasıl büyümüş yollar
Nelere gebe olmuş neler doğurmuş yıllar
Ruhuma şifa olur gelip geçen erenler
Kapanmış gönül hattı geçmez olmuş trenler
Aslıya düşman oldum hep korudum Keremi
Senelerdir beslerim sevda denen veremi
Bir türlü felek ile düzeltmedim aramı
Bu kaçıncı pansuman saramadı yaramı
Öyle kıvranıyor ki yine sancıdan solum
Mutluluk denen kente niye hiç düşmez yolum
Göçebe duygularla kaç muhiti yokladım
Kederin oturduğu sokakta konakladım
Üç adım ilerdeydi Bahtiyarların evi
Azar azar büyüttüm sensizlik olan devi
Mutlu çoğunlukların gölgesini tanırım
Yüreğimde sahipsiz sabiden utanırım
Hanı kardeş derler ya gülmek ile ağlamak
Kara ile beyazı birbirine bağlamak
Garip bir ilişkide gece gündüz tezatlar
Ayrı bir baba oldu hayatımdaki zatlar
Bense uykularımı rafa kaldırıyorum
Geceyi dost edindim günden aldırıyorum
Gönlümün tezgâhında zenginlik yok satıyor
Cüzdanım meteliğe yine kurşun atıyor
Umudu tespih yaptım ya sabır çekiyorum
Güneşe yeşerecek gölgemi ekiyorum
Ayşe Kadıoğlu Yıldız
5.0
100% (15)