7
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1695
Okunma

Yüreğim sessizliğe büründü yine
sabahın ilk saatleriydi
uyandı gözlerim ezan sesine
eskilerden kalma bir sima beliri verdi perdeleri buğulanmış gözlerimde
irkildim birden
boşlukta buldum kendimi
aylardan zemheriydi
dişlerim kavgaya tutuşmuş
üşüyü vermişti ellerim
bedenim buzdan bir dağ gibi
bir ara aynaya takıldı gözlerim
tanıyamadım kendimi
benzim solgun mecalsiz bir haldeydim
gözlerimde parlaklığın izleri silinmiş
neler oluyor diye bana kapıldım telaşa
uyanmak istedim rüyadır diye bu olanlardan
olmadı yine beceremedim korkunun salındığı o boşluktan sıyrılmayı
onca sıkıntının yaşandığı anda evde bir kargaşa
sesleniyorum duymuyorlar beni oysa
ağlayışlara bırakıyor salon kendini
kalkıp gitmek istiyorum yanlarına meraktayım
kapıya bir araba yaklaşıyor
misafir geldi o belki duyar sesimi diyor cam kenarından bağırıyorum
ama nafile
hazırmı cenaze deniliyor
bir an şok oluyorum
kimdi ki bizim evde cenaze
dört metre kefen hazırlanmış ellerinde
birde al yazma kızımın elinde
cenaze kaldırılıyor benim ördüğüm battaniyenin içinde
durun diyorum o benim götürmeyin bir yere
siması ilişiyor meftanın gözlerime
olur şey değil
kendimi buluyorum battaniyenin içinde
bağrışlara isyanlara gebe kalıyor gözlerim
ardından bir sela
orhandan olma şerifeden doğma kader hakkın rahmetine kavuştu diye
inanamıyorum gerçektir diye
sanmıyorum kendimi kabuslar içinde
buz gibi demir parçasının üzerine bırakıyorlar beni
tabutum yanımda banyodan sonra konulacakmışım ona
yıkıyorlar hocalar beni bir güzel ömrümde böylesi dualar eşliğinde hiç olmamıştı
ben hala düş içinde yol aldığımı sanırken abdest sonrası sarılıyorum gelinlik yerine beyaz kefene
suskunluğum hala devam etmekte
bindiriliyorum cenaze arabasına ben tabut içinde
üzeri yeşil eski yazılı bir cübbe başıma kızımın elinde ki al yazmalı tülbentle çıkıyoruz uzun bir yola
arkamızdan gelen onlarca araba defnetmek için beni kabire
sonunda varıyoruz duvarları soğuk içi sanki ağaçlardan bir türbe
diyorlar ki son durak
burası ebediyete yolculuk
alıyorlar dört kolluyu enselerinin üzerine
çok yorgundum mecalsizdim
ağırlıkta oldum amma
bırakın diyorum yorduysam sizi
duyan olmuyor ki beni
devam ediyorlar yollarına
taki mezarımın başında veriyorlar mola
meftayı indirin kabre diyor hoca
dünyada hiç sahip olamadığım yuvama
sonunda benide koyuyorlar soğuk mezara
ben hala hayal diyorum yaşadıklarıma
üzerimi örtüyorlar tahtalarla
kürek kürek atılıyor toprak her yanıma
ne zaman ki hoca veriyor talkımı o zaman anlıyorum yaşadıklarımın rüya olmadığını ANLADIM
Doğan her canlı ölümü elbet birgün tadacak ki bu kaçınılmaksızındır.
Önemli olan insanın hayırlı ölümlerle can bulduğumuz toprağa defnedilmesidir.
YAZAN:KADER OYUNCUSU
21/01/2015
İZMİR