3
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1411
Okunma

Ortası belli değil; muallâk, flû yerde,
Sağı- solu şaşıran, bilmez durağı ner’de,
Sözün bittiği yerde, sır sonrası o perde!
"Ağaç, ayakta ölür", toprağı yorar diye!.
/
Yükleyin kanatlara Halil Şâkir aşkını,
Yer- gök sözde birleşir, udu çalar aşkını,
Yaş: Zonguldak plaka, şair nehir taşkını,
Koroda gönül çağlar, sabrından firar diye!.
/
Berberde kesilen saç öne düşer!
Aslından gördüğü, demine düşer!
Balon gönülleri, üfürmem şişer!
Sab’reder beklerim, sabırkâr adım.
/
Anladık sandık da anlayamadık;
Meğer bir görevmiş doğal insanlık,
Yoktan var edeni kavrayamadık,
Şaşırıp azıttık, her yaprak düşer!.
/
Kirli- kirliyi yıkar, temizliği şüpheli,
Gün gelir peruk düşer, parlar kelâjın keli,
Nejat’tan meslek çaldı, komedyenlik hîleli!
"Karton Film" kasasını, söküyorlar birâder!.
/
Pişmiş ayva gibi, dertler üstâdım,
Suçlu arıyorsan ben o’nu buldum;
Her evin içinde, kablolu kutum!
Önce o’nu yok et, kızar birâder!.
/
Uyku arası müşkül, dayıya "İnsaf" demek,
Geceyi tek gözüyle, düşünür"nasıl yesek!"
Önce postunu soyup, kürkçüye "tilki" demek!
Serçenin dili; Süklüm, söz ola: "Aşur" dayı!.
kadiryeter Kadir Yeter. 12.01.2015 TRABZON.