2
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
1658
Okunma

dahası...
hiç bir şey eksik kalmayacak daha fazla senin kadar inan/avuç içlerimde darası alınmamış yokluğun ve ceplerimde ağırlıklar/kapıları açık bıraktım ayaz/tenimde ki soyuyorum tabanlarımın yüzgeçlerini/soyuluyorum sana..dur/dum..gözüme kaçıyor ışığı kılçığın/gerisi kırpmalar/düş bozumları/karanlık...
(...)
ve söz,
etin ete değmesi kadar belirgin/
iz olurken…
anlatamadığın sende/yarım kalan
benim kaybettiğim ki
keskin sorguların dolaşırken
parmak uçlarına,
mor bulaşır dudaklarına/duvarlarına
dualarına…
ve bil ki sevgilim olmayan
sevgili;
haklı sanacağız biliyor musun?
çokça haklı ki
olmayacağız bir diğeri…
anlamak diyeceğiz buna
eksik tariflerimizde,
kutsallaştırıp anılarımızı
saygı ile eğileceğiz
kendimizin inşa ettiği her anın içinde ki
(Erdem yasaları, Toplumsal ve Sosyal normlar
ve senin şiirlerinin içinde taşıdığın
şefkatle kurtaracağız gençliğin geleceğini…)
her seferinde bu böyle olacak
birileri daha çok bilecek
ve düşünecek
ve sanacak
birileri daha çok
bilerek ki
kovulduk, en büyük netice/
sonuç bu…
inandık yetmedi inandırıldık
sen ki sevgilim olmayan sevgili;
bugün neden doğrudan bahsediyorsun
yalanı kimse bilmiyor nasılsa…
bana, parmağının serçesinden bahsetmeden
kuş kanatlarında,
bir dudak mesafesinde durmadan
bir gamzelik,
kaç rekat?
seni diledim/dilendim
intikam alır gibi derin boşluğuna
siniyor gerdanına terin…
istersen sürt yine
iliklerime/dokularıma/hücrelerime kadar
soluğunu/soluğum gibi
erisin, asılmış bir ipte…
(unutma; sevgide mertebe tırmanmak değildir basamak
basamak ve düşmekle olmaz tırmandığın yerden
ve düştüğün yerden kalkmakla da
budur kudret sevgi dilince/dillenince)
farkında mısın?
her yer siyah
bir aşk hastalığına tutulduk
aldığımız haz önüne geçti,
parmak ucu dokunuşlarımızın
ve içindeki ıslak anlamın ki
sana b-akıyorum
bir b-akma anı gibi
esirgemek/esirgeyerek
kapatma gözlerini
öpüşürken bile o zaman…
vasiyet gibi sözlerin,
katlanmadığım bir yakınlık gibi
yankısında teninin ki
yalan söylüyorsun
sahip olmak istediğimiz her şey adına
ve biz inanmıyorduk
aksine, isteyerek düşüyorduk ateşin içine
-od-
içini yediğim..
için yanıyor mu?
kaç pişmanlığın toplamına
eşit değildir parmak uçların söylesene?
sen, sana yakışanı yap
bana şiirlerinden seslendiğinden beridir/
ben kapılarını açıp yüreğimin
havalandırıyorum tüm boşluklarımı…
(...)