1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1346
Okunma

Ayaklandım erkenden,
Güneşi uyandırmadan.
Yollara düştüm
Gözlerimden umut akarken
Ve çocuklarım
Ve eşim
Uykunun en güzel yerindeyken..
Oysa yanların da kalıp
Ne isterdim eşime sarılıp uyumayı
Çocuklarımın saçlarını
Okşayıp umut etmeyi.
Hay aksi !!!
Yine işe geç kaldım,
Hayallerimle oyalanıp…
Hasan hazırlandımı acaba
Yoksa yine uyuyamı kaldı.
Bu gün kızına nişan da takılacaktı
İzin alacaktı galiba..
Yok yok almamıştı hatırladım.
İzin alsa nişan parası denkleşmez diki
Hah işte köşe başında
Bekliyor alacaklı gibi.
Neyseki fazla da beklemesi gerekmedi
Günaydın hasan
Aydındır inşallah Memedim
Aydındır inşallah…
Yürüdük ;
Hasanla ben..
Ve önümüze kattığımız hayallerimizle
Vardık dünyamızın merkezine..
Evet burası maden ocağı,
Burası dünyanın merkezi
Her sabah asık suratla karşılayan
Ve yine her sabah asık suratla uğurlayan
Maden ocağı.
Yaşayan ölülerin morgu..
Burası maden ocağı
Mutluluğun kapatıldığı
Kocaman karanlık
Kocaman zından…
Yine içeriye gireceğiz
Kim bilir kaçımız güneşi görür bir daha
Ama gireceğiz
Aş için, ekmek için
Yaşamak için
Yine kendimizi
Atacağız azrailin koynuna
Oysa biz
karayı yarin gözünde hayal etmiştik,
Yerin dibinde değil.
Bakalım bu sefer nasıl öleceğiz.
Üstümüze mi çökertecekler buraları
Kurduğumuz hayaller,ümitlerimiz,
Belki de bu sefer yüzümüzdeki tebessüm
Zehirleyecek bizleri.
O değil de eğer illaki
Mezarımız olacaksa burası
Ne önemi var ki ölümlerden ölüm beğenmemizin…