Bütün kasaba bembeyaz bir örtüye bürünmüştü. Şubat soğuğunu iyiden iyiye hissettirmişti. Yerlerde buzlanmalar vardı ve sağa sola koşuşturan insanların nefesleri buhar halinde çıkıyordu. Burası küçük bir kasabaydı, sokaklar soğuğun da etkisiyle fazla kalabalık değildi. Terminale sapan yolun sağında bir taksi durdu ve elinde valiziyle genç bir yabancı indi. Taksiciye ücretini ödedikten sonra teşekkür etti. Lastiklerine zincir takılı sarı renkli araç buzlanmış yolda usul usul gözlerden kaybolurken, yabancı terminale doğru yürümeye başladı. Kısa kesilmiş saçları, yanmış teni ve yeşil gözleriyle buralı olmadığı her halinden belli olan yabancı, aynı zamanda kalıplı ve uzun boylu bir delikanlıydı. Koyu yeşil valizi ve siyah paltosu ve bu paltonun altında yine siyah bir takım ile birlikte içine giydiği beyaz kazağın boğaz kısmı gözüküyordu. Kırmızı atkısı ve ayaklarında kalın tabanlı botları ile birlikte çevredekilerin dikkatini çeken bu yabancı, rahatsız edici gözleri çoktan üzerinde hissetmeye başlamıştı. Terminale girdi ve ilk otobüs şirketinin yazıhanesinden biletini aldı. Görevli otobüsün 14.30’da hareket edeceğini söylediğine göre daha bir saatten fazla zamanı olduğunu fark etti. Terminal içindeki bir lokantada öğle yemeğini yedikten sonra yandaki kafede demli bir çayın keyfini çıkardı. Sıfırın altındaki soğuk havada bu çay iliklerini ısıtmaya yetmişti. Kafeden dışarı çıktı ve bir banka oturarak etrafı seyre daldı.

11.06.2015
BAFRA

Tüm Sesli Şiirlerimin Videosunu Aşağıdaki Linkten İzleyebilirsiniz
www.youtube.com/channel/UCMbVw-NzVRM38W5Rce9e4OQ