6
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
2136
Okunma

mersiyeler diziyoruz hep
ömrümüzün dilsizliğine
ömrümüz ki
dilsizliğimizin
imanından vuruyor bizi kahpece
iğde kokuları yükselir baharla
burnumuzda efil efil esen rüzgârla hemhâl
ve cennet
ve cehennem
kardeştir aslında
Habil’den, Kabil’den kalma bir masal
yüzyıllardır ninnilerle büyüdük
ağıtlarla gömüldük
yol geldik
yol gittik
yolsuzluklarla örüldük
yolculukları gördük
su bulanır
su durulur
ve açlık toklukla
tokluk, açlıkla son bulur
bereketinden beslenirken toprağın
vakti gelince
biz de besleriz elbet onun karnını
ve üzerimizde gümrah çayırlar
çiçekler savrulur
kiminin kısmetine papatya
kiminin şansına devedikeni olur, boy bulur...
Şiirime nefesiyle ve eşsiz yüreğiyle yoldaş olan can kardeşim Irmak Eriş’e gönül dolusu
teşekkür ve sevgilerimle...
Sev_tap