66
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
4157
Okunma

Çamlıca’da bir masa encam’ında yorgunluk
Bahtına yalnızlığın hasretlisi vurgunluk
Yalnızlıktan usanmış üzerinde durgunluk
.........Taş masa yalnızlıktan bahtına küser misin?
.........Yanı başın da dursam konuşmaz susar mısın?
Yanı başına gelip şöyle şurada dursam
Sana sende hicrânı yalnızlığını sorsam
Yalnızlığı kaşının orta yerinden vursam
............Taş masa beni dinler derdimi ezer misin?
............Yoksa benim ardımdan acıyla süzer misin?
Kahırdan mı bellisiz betonların dökülmüş
Gecenin korkusundan hüzünlerin sökülmüş
Yalnızlığa ağlarken demirlerin bükülmüş
...........Taş masa yeter diye içten ah çeker misin?
...........Sabır taşı olsan da çatlayıp çöker misin?
Taş masa taburene oturup dert dökeyim
Bırakta yalnızlığın ciğerini sökeyim
İkimizin derdini ortasından bükeyim
..........Taş masa Âsûmân’ın altında siper misin?
..........Mehtâpta yıldızlara uzanıp öper misin?
Bir semaver çay geldi üç ince belli bardak
Üstümüzü kapatan boynu bükük bir çardak
Ey gökyüzü ey deniz bakın bize yanarak
............Taş masa hicrânımı bölmeye yeter misin?
............Yoksa benden de dertli daha da beter misin?
Yanımdaki hayâl kim,onu görüyor musun
Gözlerime bakarken onu soruyor musun
Neden intizârdayım şimdi yoruyor musun
............Taş masa hicrânıma yoksa sen rehber misin?
............Her dertliyi dinleyen vefâlı cevher misin?
İşte benim hicrânım gördüğün bu hayâldir
Bendeki cinnet hâli bu hayâlden muhâldir
Senin bu yalnızlığın benimkinden efdâldir
............Taş masa hasret’lerde yoğrulup pişer misin?
............Gâm yükünden muzdarip yoksa sen beşer misin?
Senle benim bahtımız acılarla bizlenmek
Söylenmedik sözlerin hasretiyle dizlenmek
Çaresizce kahrolmak hüzünlerde gizlenmek
...........Taş masa sana beni anlatsam dinler misin
...........Dertlerimden tutuşup ah edip inler misin
Kaç çaresiz ihtiyâr sende derdi coşturdu
Kaç yuvasız kuş gelip göz yaşını susturdu
Onların hicrânı mı dertlerini kusturdu
...........Taş masa baştan başa yoksa sen heder misin
............Izdırâb’dan kahrolmuş hasretli keder misin
Taş masa üzerini baştan başa yazmışlar
Nice gizli sevdanın harflerini kazmışlar
Boşlukları okşarken belli sana kızmışlar
............Taş masa dert küpüne derdini ekler misin?
............Yine sabaha kadar misafir bekler misin?
Yalnızlığı yazarken gözyaşlarım çağlıyor
Sana bakan gözlerim için için ağlıyor
İkimizi de hasret yalnızlıklar dağlıyor
.............Taş masa ardım sıra sırrımı gizler misin?
.............Bu zamansız yolcunun yolunu gözler misin?
Taş masa ne söylesem sana nasıl anlatsam
Sen kimseye demezsin seni de mi aldatsam
Şimdi durup seni de benim ile ağlatsam
...........Taş masa gölgelerden,gölgeye geçer misin?
............Yalnızlıktan usanıp beni dost seçer misin?
Sen kahır yorgunusun ben aşkın vurgunuyum
Sen yalnızlığa düşman ben vefâ durgunuyum
Yalan Dünya’ya inat hayatın dargınıyım
............Taş masa sahi sen de rüyada gezer misin
.............Gönlünü benim gibi yerlerde ezer misin
Taş masa dertlerimiz birbirine bağlandı
Yalnızlığı söylerken hasretimiz dağlandı
Kalbimiz nasır tuttu ciğerimiz yağlandı
.............Taş masa ateş olup cürmünce tüter misin?
.............Rüzgâr uğultusunda ses olup öter misin?
Taş masa anladın mı senden derdim az değil
Bunlar sana sitemim bu sözlerim naz değil
Bu ses gönlümün sesi dertli çalan saz değil
..............Taş masa ahın birdi şimdi sen binler misin?
..............Hüzün yumağı olmuş feryatlı günler misin?
Makberî nisyanlara boşa dûçâr olmadı
Yüreği paramparça ona bir yer kalmadı
Ne yaptıysa bir türlü çilegâhı dolmadı
.............Taş masa hey taş masa feryada duçâr mısın?
.............Sabır taşı olsanda dertlerden naçâr mısın?
Makberî - Ahmet Akkoyun
...........................................................................................
gâh biz masanın dertlerini dinledik ,gâh masa bizim.
Makberî