9
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
2563
Okunma

-I-
dağlarını ve körfezini görmeden
aklım başıma gelmez benim
dalgalara, buluta, rüzgâra göre
belirlerim yönümü ben
yoksa kaybolurum içinde
doğduğum portakal bahçelerinin...
insanlar gelir, insanlar gider
her biri kendi halinde
yürümek benim de hoşuma gider
kaldırımlardan, dar sokaklardan
bulvarlardan,
hurmaların dibinden geçerim,
parklarda salıncaklara binince
çocuklar gibi, bir coşku, bir heyecan
bürünür yüreğim sevince...
ey doğduğum, büyüdüğüm
büyüleyici kent
ekmeğimi, aşımı kazandığım
işimi eylediğim;
senden aldım sesini yüreğimin
senden gelir ozanlığım;
aklım başıma gelmez benim
dağlarını ve körfezini görmeden...
-II-
ne kadar geçersen içimden
o kadar geçiyorum caddelerinden
içim içime sığmazken
tüneller açıldı şimdi de;
çıkılmamış yolculukların
hazırlık telaşındayım
dijital saatlerin göstergelerinde
saniyede bir sen geçiyorsun,
yani sevgilim
her atışında yürteğimin;
sevimli sevimsiz
belirli belirsiz
onca yüzü arasında insanların,
kafesine göğsümün
bir kasırga gibi esiyor yüzün
kaldırımlarında bu kentin
yürümek işte bu yüzden
hoşuma gider;
yoksa aklım başıma gelmez benim
dağlarını ve körfezini görmeden...
Şaban AKTAŞ
24.11.2008