92
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
3267
Okunma


Akıl çile içinde güz yangınında içim
Cevapsız soruların kıskacına muarız
Damarlarda çatlama sızan kanımda suçum
Sinem savaş meydanı ve peşpeşe taarruz
Ben kuş konmaz diyârın yolcusu olmayan han
Ne gelen var ne giden yalnızlığımda sancı
Hasret sırat köprüsü üzerinde imtihân
Han’da Baykuş sesleri,karşı yakada hancı
Neyim ben, belki de hiç yada hiçliğin adı
Beynimde hafakânlar, kıyı köşede şiir
Fikir med cezirinde küreği kırık kadı
Mücrim sokak başında hüzün koklayan şair
Gözlerimde rengini kaybetti şekil,cisim
Siyah beyaza hakim gri sana elveda
Yalnızlığı kahreden gâmsızlığında isim
Kulağımı zorlayan titrekliğinde sedâ
Şimdi titrek ellerin boşlukları yoklasın
Albümleri yakmalı soğuk çığlıkta resim
Uzat gözyaşlarını vefâsızlık saklasın
Buz dağlarına çarpsın rüzgarlarında sesim
Bağrımnda bir sızı var sol yanımı yakıyor
Omuzlarımda Dünya, yük ağır düşüyorum
Sırça saraylarımı tek bir fıske yıkıyor
Saç tellerimi yakan ateşte üşüyorum
Yol uzun yolcu yorgun,mahzun ayakta çarık
Sis gözlerime hakim el yordamı pusula
Alnımdaki çizgiler orta yerinden kırık
Ben bana muhacirim rüyalarım asıl’a
Benim gölgemi yıktı senin gölgende sabah
Ruhumu zerre zerre tutup yerinden söktüm
Ne dünden eser kaldı ne yarına bir tamâh
Sana ait ne varsa figân közüne döktüm
İntizârında mahkum ,diri yaşayan ölü
Mızrabım ses yorgunu,matemlerimde sevin
Bana senden yadigâr kuru bir hicrân çölü
Üzerimden geçerken gör eserinle övün
Artık sona yaklaştım benden kalanı dağıt
Ötükende koşacak belkide atlarımız
Makberî’yi bekliyen Kürşad adlı bir yiğit
Nerde kaldı diyecek aşktan pusatlarımız
Makberî - Ahmet Akkoyun..........06/02/2008..........18::30..........İst