Ayna yüzünü kıblem bildiğim,
Cesaret cesaret, gerek diye diye,
Kalbimde ki aşkı, söyleyemedim.
Sana olan sevdamı, anlayamadın, niye..?
Düşündüm, düşündükçe bir türlü anlam da veremedim.

Ahhhhhhhhhhhhh ah..!

Biraz cesarete kavuştum derken,
Cesaret hep benden kaçtı.
Her defasında, dedim ki; daha erken.
Bu dert bana hep yara açtı, iyileşmiyor kanarken..!
Ahhhhhhhhhhhhh ah..! İyileşse de neye yarar, izi hep varken..?

Anla, beni anla..!

Gözlerine bakınca, utanırım.
Sözlerini duydukça, avunurum.
Başkası yanına yaklaşınca, kıskanırım.
İnan ki; sensiz bu Cihan’dan her an usanırım.
Anla, beni anla..! Anlamazsan, gassal’ ın önüne uzanırım.

Unutma, beni unutma..!

Musalla da bedenim yatarken,
Bulutlarda ruhumu, ruhun bulsun.
Gözyaşların, mıhlanmış tabutuma damlarken,
Bana okuyacağın (Fatiha) armağanın olsun.
Makbere konulduğum da unutma, beni unutma..!

Ruhum küser, ruhum yanar, ruhum ölür...

Ulu Çınar gibi, asırlara sığmaz, yüce aşkımı,
Sonsuzluğa defin ettiğim, kara sevdamı,
Vuslat diye diye, her gece ağlarken,
Yastıkları yıkarcasına, ıslattığımı,
Unutursan...Ruhum küser, ruhum yanar, ruhum ölür...

işte o zaman..!

Ahhhhhh ah, mezar taşımda adım değil, hicran olsun..!
Çünkü; ben bahar da hazan, dört mevsim de hicran buldum.
Doğum tarihim: Ayna yüzünü gördüğüm gün olsun.
Çünkü; ben, ayna yüzüne bakınca, bin kez yeniden doğdum..!
Ölüm tarihim: Kıblemi kaybettiğim gün olsun.
Çünkü; ben kıbleme bakamayınca, her zaman öldüm.

Şimdi söyle, ruhuma bir( Fatiha) okumak,
Sence zor mu, kolay mı..?
Ölmeden, ölü gibi yaşamak,
Sence zor mu, kolay mı..?

Dinle, beni dinle..!

Gayrı korkmuyorum..!
İşte söylüyorum.
Yıldız gözlüm, seni seviyorum.
Aşkın narında, sen diye diye, yanıyorum..!
Dinle, beni dinle..!
Sensizlikten geberiyorum..!