0
Yorum
0
Beğeni
4,0
Puan
706
Okunma

Ben oradaydım,
O sokakta
Lambanın ölü ışığı altında
Duvarda kan vardı,
Gördüm…
İstanbul’un gökleri çivit kesmiş,
Akşamın ıslak soluğu çiseliyor kaldırımlarda,
Sersefil bir meczup mu o uzaktan gördüğüm,
Yoksa çoban Marsias mı Tanrıları ağlatan?
Nehir olmuş gözyaşlarıyla…
Bin ölümün ağırlığı vardı Azrail’in ellerinde
Bin can almış kadar yorgundu.
Ağır ağır uzaklaştı
Adımları kanlıydı,
Kollarında gül bahçeleri yanıyordu…
Bin yaşam fışkırıyordu duvardaki kandan şimdi,
Ne polis kurşunu durdurabilirdi onu artık, ne gaz fişeği…
Ve güneş akıyordu Medusa’nın yılan saçları arasından
Akşamın güvezi cellâdın kanatlarını boyuyordu al mı al...
Ve titreyerek Sûr’a uzandı İsrafil
İsyankârdı besbelli...
Ve gökler günahlarını boşalttı
Münker ve Nekir boynunu bükmüştü ağlamaklı...
Bomboş kaldı o sokak,
Mahçuptu ekmekçi, kirlenmiş hissetti...
Ve çocuk şahaba bindi, tutsaklık fısıltıları sonlandı
Sarmaşıklar göğerdi aniden, prangalar açıldı
Kesif bir karayel sarsaladı kökleri - ne telâş!
Ah! Yeşil zebercetten kapı aralandı - ne sıradan!
Ve mutluydu çocuk, elinde atlas kırbacı
Tüm ölü çocuklar gülümsüyordu...
Yükseldi, pırıltıları yanına alarak
Puslu ırmakların üzerinden geçti kibirsiz...
Ve yarıldı yedi kat gök,
Eğildi önünde çocuğun yıldızlar
"Haydi" dedi çocuk! Şahap hızlandı...
Şimdi ta arşa kadar aydınlanıyordu yol,
Ve ardına kadar açıktı sekiz Cennet kapısı...
Uğur GÖRGÜLÜ
18 Nisan 2014 - Ceyhan
4.0
100% (1)