0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1025
Okunma

Yüreği taşıl
Gözleri kazık çakacak hayata
Yüzlerinde sözleriyle zıtlaşan
Utanç kırmızısı
Ayakta tutan adamlığı değil
Olmazsa olmazı
Daha fazla sömürü
Daha fazla kar hırsı
Çayırın üzerinde
Doymak bilmeyen bir fil
Gülmekse
Yabancıl bir fiil
Kuşkulu bir tebessüm belki
Emeğe kan kusturduğunda
Bildiği
En kalleş ayak oyunlarıdır
Beslendiği
Kan ve zulüm
Çöreklenir
Karabulut olur
Toprağı zayıf bulduğunda
Toprak bile kabul etmez betonlaşan suratını
Zalimce kamçılar
Sahip olduğu en nadide atını
Tek taptığı banknottur
Ve her sahifesinde dipnottur
“odağı olmak” dünyanın
Artı değer kokusu aldığında
Ne önemi var adının
Babası kulağına mırıldanmış
On sekizinci yüzyıl sonlarında
Vahşice
Fransız devrimi ile doğduğunda
Yedikleri işkembe,
Yemedikleri kokuşmuş kursağında
Oysa şimdi sancılanıyor bak
Devrime gebe kalmış bir kere
Maviler sarmış çürüyen bedenini
Son çırpınışları bunlar
Bakmayın hala kanat çırptığına
Güneşli günlerden kaçışı yok
Bu gün olmazsa da yarın
Ne fark eder
Belki ekim
Belki güzel bir bahar ayında