16
Yorum
27
Beğeni
0,0
Puan
1778
Okunma

Bizimle beraberdi yorulmuş onca yıllar
Ne aradık ne sorduk arkamızdan nasıllar
Şaşaalı bir vaktin uyandık gölgesinde
Gözden akan uykunun kalmıştık neresinde
Bu nasıl haldi böyle aydınlıktan şaşırıp
Geliş gidiş yönünü çizgisinden taşırıp
Hem zeval hem uyuşuk, üstelik acıkmıştık
Kendine gelmemizden kalabalık çıkmıştık
Yoklayıp heybemizi bulup ekmek arası
Nimete şükrederek tam yemenin sırası
Benliğimizde gurur ruhumuzda ihtilal
Erişip sırrımıza güçsüz bulunca melal
Zerrede parçalandık gezemeden küreyi
İzzeti nefisimize sormadık hiç süreyi
Hemen tezata düşüp yıkıp viran eyledik
El bağını yeşertip güzel diye söyledik
Onca şeyden kaçarak tek koyduk ya mahremi
Hararet oluğunda düşündük namahremi
Var mıydı sözümüzde yorgan döşeği satmak
Var mıydı kir pas döküp tozu dumana katmak
Madem azizdi canan, cana yakın dururken
Hiç yakışık almadı yerden yere vururken
Demek ki fazlacaydı hülyaların sadesi
Demek ki bitecekti mutluluğun vadesi
Her hâli tek çırpıda unutup düşman olduk
Gürleyerek bin parça dağılıp pişman olduk
Sineye ateş düşmüş, kaygıyı taşıyan biz;
Kaygımızın içinde saygıyı taşıyan biz
Biz ki; bunca sorguyu cevaplarken iç çeken
Biz ki; soluğumuzda bitmemiş fidan diken
Ya dönüp halimize bakalım ince ince
Ya da kahrı gömelim boyumuzdan derince.
Nezahat YILDIZ KAYA