1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
864
Okunma
Yeşilırmak kenarında
Bir söğüt ağacı altında
Uzayıp giden
Gün gün tükenen
Bir ömrün kıyısında
Düşünüyorum
Neden grileşti
Yeşil ağaçların yansıması
İnsan gibi suratı asık
Kuru
Dahası
Ölü balıklar
Gogol’un “ölü canları” sanki
Ellilik şişe
En yeni imalat
Mezeler
Dün akşamki
Gökyüzü karanlık mı karanlık
Hangi taşı kaldırsan
Altında değişik bir yaratık
Gökdelenler yüreğimi üşütüyor
Bu yangın yerinde
İtfaiye bir adım ötede
Siren sesi gelmiyor
Derin uykudalar
Tuttukları orucun yüküyle
Düşlerine giremem ama
Niyetleri kabul olsun
Şimdi Kızılırmak ne hâldadır kim bilir
Fırat Dicle
Karadeniz’den Akdeniz’e
Bilumum topraklara
Üre katarak
Öküzün gübresine hasret
makinalaşarak
Köstebeklerin bile tepmediği
Çorak haline sebep
Barajlar Kralı
Horon tepiyor
Her on yılda bir kısılan ses
Şimdi HES karşısında
Hastir çekmiyor, çekemiyor
Asi zılgıtların yankısı
Mide den öte gitmiyor
Üretmiyor
Üretemiyor
Çekirdeksiz salatalık tohumu gibi kaygısız
Avuç açmış dışarıya
Dert etmiyor
Ah be Yeşilırmak
Aklına gelir miydi?
Bu denli anlamsız
Bu denli gri olmak…
5.0
100% (2)