16
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
2651
Okunma

Uzaktan bir ses!
Hayata biraz kırgın birazda öfkeli
Gönüldekini dudağa döküyor
Ben diyor;
“ zorunlu hicretteyim artık
Kimsesizleri mazlumları sana bırakıyorum
Vasiyetimdir bundan sonrası “
Ve ilkbahar bir göç’e hazırlanıyor sevdası kadar ağır, değersiz hayatlar kadar hafif! Ve çehreme düşen en son hüznün resmi oluyor…
Tekrar tekrar
Vasiyetimdir!
Görmek istemezler
Unutulan ıssız sokakları
Sende unutma olur mu?
Arkadaşın olsun mazlum
Kirli şiltede uzanan masum
Vasiyetimdir!
Yıkılmayan gönlün aşığı
Tükenmez ormanların aydınlığı
Olmayan hanlarının yolcusu
Sessizlerin acı çığlığı ol
Güneş yüzlüm,
Darağacına gönüllü mahkûmum artık
O görmeyen vicdanlara körebe
Uyanmayan milletin ağlayanı
İçimde kemiren kanser bir yara
Geç benden!
Allah için üzülen sen ol onlara…
Varisim sözlerine,
Varisim de!
Katmerli hüznüm
Yükselirsin arşı alaya
Atımdan indirme güneş yüzlü derken,
Gelmek isteyen ben
almayan sendin yanı başına
Boşlukta uçuşan fikirleri
Nasıl anlatırım kayalara
Yorulma ey gönül
Anlamayana anlatmak için
Dirliği istemedikten sonra
Kör vicdanı şahlandırmak
Boşuna…
Gözlerimden dökülen yaşlara engel olamıyorum… Bir çizgi daha düşüyor çehreme ellerimle gözyaşlarımı siliyorum…
Ve devam ediyor ses;
“Anlamasalar da
Kaybolan kimsesiz gönülleri anlat
Ben gibi evinden hicret edip perişan olan gönülleri anlat
Hakkımı helal etmem sonra!”
Ve ben!
Alırken bu yükü
Dokunmadan sevdim sessizce uğurladım
Bendim sessiz çığlığıyla
Sana ağıtlar yakan
Dizlerine vura vura
Bir Eylül sabahında
Özleyecek olan yine bendim
Kavuşmak mı?
İnşallah koca çınar
Başka bir bahar sabahına!
“Bursa’nın serin birazda üşüten havasında bir mezardan geçerken orda sonsuza kadar uyuyanlara dualar yolluyorum…Ve bu cümleler dökülüyor”Mart 2014
5.0
100% (24)